1

9.1K 744 871
                                    

...

Jennie üzerindeki yeşil, kendine büyük gelen hırkayı düzeltip yataktan kalktı.

Mutfaktan şarkı mırıldanan arkadaşının sesini duyabiliyordu.

Uykulu gözlerini ovaladı ve aynada, harap olmuş bedenine baktı.

İki yıldır evli olduğu eşinden şiddet görüyordu. Dün gece ise kaçmıştı, bu ilk kez olmuyordu ama dün gece çok tuhaftı. Jennie sırılsıklam bedeni ile uzun bir yol yürümüş, gördüğü otobüs durağında bir kızla tanışmıştı. Tüm vücudu ıslakken, yağmur o geceye inat asla durmuyordu ve Jennie telefonunu çıkarmak için bir yere sığınmalıydı. Ağaçların dalları, bu yağmur için yeterli değildi. Jennie gidip kızla konuşmuş, şemsiyesinin altında durup duramayacağını sormuştu ve kız oturduğu ıslak yerde yana kayıp ona yer açmıştı. Jennie telefonunu çıkarıp Rosé'yi aramış ve kendisini almasını istemişti. Yanındaki kız ise Rosé gelene kadar onunla tek bir kelime bile konuşmamıştı ve Rosé gelip kıza teşekkür ettiğinde kızın cevabı kulaklıklarını takmak olmuştu.

Dün ilk kez gece, bir başına sokakta kalmıştı ama buna rağmen içindeki korku yüzünden Rosalie'den ayrılamıyordu.

Aynadaki çürümüş bedenine bakmayı bırakıp, adımlarını mutfağa yönlendirdi.

Rosé ve Jisoo gülüşerek yemek hazırlıyorlardı, Jennie bir süre kapının önünde durdu ve onları izledi.

Rosé omletle uğraşırken bir yandan hoş bir şarkı mırıldanıyordu, Jisoo sebzeleri yıkarken Rosé ile keyifli bir sohbet içindeydi. Onların genel bir sabahıydı bu.

"Jennie'ye fırında patates yapalım." diye gülerek konuşan Jisoo ve onu gülümseyerek başıyla onaylayan Rosé'nin evliliği herkesi kıskandıracak türdendi.

Rosé omletle uğraşmayı bitirdi ve ocağı kapatıp, omleti tabaklara koymaya başladı.

Jisoo, Rosé'nin beline sarılıp boynunu öperken ikisi de herkesi kıskandıracak derecede güzel görünüyordu.

Jennie öksürerek içeri girdiğinde birbirlerinden ayrıldılar ve Jisoo ıslak ellerini havluya silerken konuştu "Günaydın güzellik."

Jennie sandalyelerden birine oturdu ve ne zaman kısıldığı hakkında bir fikri olmadığı sesi ile konuştu "Günaydın."

Jisoo, Jennie'nin yanağından makas alıp kendine bir sandalye çekti ve oturdu.

Rosé elinde iki tane omlet dolu tabakla masaya geldi ve tabakları kızların önüne koyarken konuştu "Günaydın JenJen."

Jennie gülümsedi ve başını eğdi. Omleti görmeden önce, dün sabahtan beri hiç bir şey yemediğini ve çok aç olduğunu fark etmemişti.

Üçü de yemeklerine odaklandıklarında, ortamın sessizliğini Rosé'nin insana huzur veren tonda sesi bozdu "Rosalie ile konuştun mu?"

Bu soru Jennie'ye yöneltilmişti ve her ne kadar Rosé'nin sesi huzur verici olsa da altında acıma duygusu vardı "Hayır yeni uyandım." diye kısık sesi ile mırıldandı Jennie.

Jisoo "O kızın akıl hastanesine yatması gerek."

Rosé'nin kızgın ama kibarlık yatan bakışları, Jisoo'da gezinirken Jennie duyduğu cümle ile boğazını temizledi.

Jennie eşini savunmaya çalıştı,savunulacak bir tarafı olmadığını adı gibi bilmesine rağmen "Sadece öfkesini kontrol edemiyor."

Rosé "O her zaman böyleydi Jennie, aynılarını yaşadım. Üstelik ben on sekiz yıl onunla aynı evdeydim."

Jennie itiraz etti "Sen kardeşisin,sana bir şey yapmaz. Dün çok sinirlendi."

Jisoo güldü "Bu sefer sebebi neydi? Yoksa montunu onun askılığına asman mı?"

Jisoo, Jennie ve Rosalie'nin saçma kavgalarına yaptığı ağır göndermeden sonra son lokmasını ağzına atıp ayaklandı "Ben çıkıyorum."

Rosé de ayağa kalktı ve onu yolculayıp tekrar masaya yöneldi. Oturdu, bir kaç dakika kafasında söyleyeceklerini toparlamaya çalıştı ve nihayet konuştu "Artık ayrılmalısınız."

Jennie 'ayrılmak' kelimesinin her harfi zihnine işlerken itiraz etti "Hayır."

Rosé yemeği ile ilgilenmeyi artık bırakmıştı,Jennie ise tüm iştahı kaçmış olmasına rağmen tabağındakilerle oynuyordu. "Artık iş çözebileceğiniz bir konu olmaktan çıktı Jennie. O kötü biri."

Jennie yutkundu "Hayır değil. Biraz öfkeli."

Rosé gözlerindeki ima dolu bakışlarla konuştu "Dün neden kavga ettiniz?"

Jennie çatalı ile tabağındakilerle oynamayı bıraktı "Anahtarım olduğu halde kapıyı çaldığım için."

Rosé kahkaha attı "Tanrım yüzünün tamamen mor olma sebebi bir anahtar Jennie!"

Jennie bakışlarını yerden Rosé'nin gözlerine çıkardı "O senin kardeşin nasıl böyle konuşursun?"

Rosé'nin ses tonu yükseldi "Çünkü nasıl biri olduğunu biliyorum."

Jennie'nin de sesi yükseldiğinde ortalık gerilmişti "Sadece çok gergin."

Rosé artık bağırıyordu. "O bir gün seni öldürecek!"

Jennie ayağa kalktı. Bunları duymaya, kurduğu mükemmel düzenin ölümle biteceğini duymaya hazır değildi. "O beni seviyor!"

Askılıkta duran, dün gece yüzünden nemli olan ince hırkasını aldı ve Rosé'nin hırkasını çıkarıp, salondaki koltuğun üzerime gelişigüzel bıraktı.

Rosé daha sakin bir şekilde konuştu "Nereye gidiyorsun?"

Jennie nemli hırkasını giyerken "Kahvaltı hazırlamam gereken bir eşim var." dediğinde Rosé'nin gerilen yüz kasları, yerini modu düşmüş bir surata bıraktı.

Jennie, Rosé'nin konuşmasına fırsat vermeden ayakkabılarını giyinip çıktı.

...

umbrella || jenlisaDonde viven las historias. Descúbrelo ahora