⛸Bölüm 46⛸

62 2 12
                                    

5 perdelik oyunun ardından alkışlarla oyuna olan hayranlığımızı ifade ettik. Perde son kez oyuncuların selamı için açıldı. Çok eğlenmiştim ve harika bir oyundu. Yakın zamanda oyunu okumayı da düşünüyordum.

Son sahnede Hamlet'in zehirli kılıçla öldürülmesi hem trajik hem de efsaneydi.

İntikam gerçekten insanın yüreğine taşıması ağır gelen bir duyguydu.

Oyunun bitişinin ardından dışarı çıktık. Victor belimi kavradığı gibi kendine çekti beni. Aramızdan geçen rüzgarı bile hissetmez oldum

''Ee güzelim? Bir şeyler içmeye gider miyiz şimdi?''

Kollarımı boynuna sardım, yanağından öptüm

''Gidelim''

Bana sırıtarak bakmasının arkasında bir hainlik yatıyordu sanırım

''Ne? Niye öyle bakıyorsun?''

Nereden geldiğini anlayamadığım şekilde, dudakları dudaklarıma hızlıca birkaç saniye dokunup geri çekildi

''Victor! Bu neydi ya ortalık yerdeyiz tutsana biraz kendini''

''Haklısın ama dayanamadım. İçim gidiyor sabahtan beri öpmek için''

''Oyuna pür dikkat odaklanmışken de öpmeye çalıştın''

''Kimse görmeden öptürseydin bende şimdi burada öpmek zorunda kalmayacaktım güzelim''

''Ne gıcıksın'' deyip şakadan omzuna vurdum

''Hadi ama sen de öp, yoksa bırakmam bak''

Belimi o kadar sıkı tutuyordu ki aradan kaçmam imkansızdı.

''Victor sırası mı şimdi?''

''Bak vallaha bırakmam. Ciddiyim ya sen benim seni öptüğüm gibi öpersin ya da ben sana burada acımadan ateşli bir Fransız öpücüğü veririm. Karar senin''

''Fransız öpücüğü verirsen anın büyüsüne kapılır giderim. Kucağına atlamak isterim belki. O yüzden şimdilik bununla idare et''

''Yap o zaman'' deyip gözlerini kapattı ve öpmemi bekledi

Dudaklarımı dudaklarına değdirdim. Birkaç saniye temasın ardından başımı omzuna yasladım. Yoksa öpüşme tutkulu bir hal alacaktı ve bende buna karşı koyamayacaktım.

Elini başımın arkasına götürüp saçımı okşadı ve kulağıma fısıldadı

''Bu kadar mıydı?''

''Kendimi tutmak zorundayım. Toplum içindeyiz''

Başını başıma yasladı. Göğsüne sımsıkı kenetlendim. Bir süre öyle kaldık. Victor'un bedeninin sıcaklığı uykumu getirmeye başlamıştı ki çenemden tutup başımı kaldırdı

''Hadi gidelim artık'' diyerek elimi tuttu.

Caddenin karşısına geçip biraz yürüdük. Çok geçmeden klasik ve jazz tarzı bir müzik kulağıma çalındı. Geldiğimiz yer Fransız tarzı bir kafeydi.

''Buraya daha önce gelmiş miydin?'' diye sordu kafenin önünde durduğumuzda

''Hayır. İlk defa görüyorum.''

''Bura en çok tercih edilen Fransız kafesi. Şarapları ve kahveleri şahanedir. Hadi içeri girelim''

İçeri girdiğimizde restoranın kapısının üst köşesine asılan zil tıngırdadı. Garson olduğu kıyafetlerinden belli olan biri bizi kapıda karşıladı. *medyayı açınız*

Yüreğimin Ezberi - Victor Nikiforov x OC [DEVAM ETMEYECEK]Where stories live. Discover now