12.

20.4K 1.7K 788
                                    

Yazım hataları varsa affola.. yine bölüm sonuna bakılırsa sevinirim 🥺

İyi okumalar 🧚‍♀️

*

Başımda aniden hissettiğim sızıyla yüzüm buruştuğu an kaşlarımı çatıp, hissettiğim acıya dokunmak için elimi havalandırdım. Direseğimin iç kısmında, yumuşak etimde sinek ısırığı gibi bir şey sezinlerken kapalı olan gözlerim titrek titrek açıldı. Kolum acıyla, başıma dokunamadan tekrar yanıma serildi. Görüşüm netleştiği sırada beyaz tavana attığım boş bakışlar, yanımdan gelen fısıltılarla sol omzum üstünden yanımı buldu.

"Bu kız hep böyle bayılacak mı? Sürekli peşinde gezelim o zaman." diyen fısıltının sahibi Selim'di. Nerede olduğumu anlamaya çalışırken, bir yandan da konuşmalara odaklanmayı deniyordum. "Öyle görünüyor, bayılmaları sıklık gösterecek bu gidişle." deyip kıkırdayan kişi de Sultan dişisiydi. Kaşlarımı daha da çatıp, yattığım yerden doğrulmak için kol dirseklerimi yumuşak zemine dayadım. Avuç içlerim çarşaf olduğunu tahmin ettiğim kumaştan sıkı sıkıya tutunurken bir anda sırtımda hissettiğim destekle oturur pozisyonda yerimi aldım.

Bakışlarım geniş alanda gezindi. Acilde olduğumu anladığımda dudaklarımı büzüp küskünce, yanımda bekleyen refakatçılarıma baktım. Selim ve Asiye yanyana ayakta beklerken, Sultan ve Cansel iki sandalyeyi kapmış baş ucumda oturuyordu. Sırtımda hala varlığını koruyan elin Selim'e ait olduğunu anladığımda kötü kötü yüzünü izledim. "Çek elini, sen kimsin?" dediğimde hızla elini kendine çekip Asiye'ye inanmaz gibi döndü. "Ne diyor bu? Kafası mı uçtu?" diye fısır fısır konuştu. Asiye anlamaz bir halde beni inceleyip pembe ruj sürdüğü dudaklarını büzdü. Hayır, bu bayanın pembeyle derdi neydi? Pembe kendini bu kadar sevmiyordu belki de.

"Kız zilli neden bayıldın neden ayıldın anam?" dediğinde gırtlağıma kadar gelen kahkahayı zorlukla yuttum. "Sen kimsin? Organ mafyasının eline mi düştüm? Neşterle değil tırnakla mı alacaksınız böbreklerimi?" dedim sahte bir korkuyla. Asiye gözlerini devirip Selim'e döndü. "Hah! Tırnaklarıma laf geldiğine göre aklını kaybetmediğini anladık." deyip Selim'in başını sallayarak onaylamasıyla gülümsedi. Aşık mıydı neydi anam bu kadın?

Kızgınca soluklanıp Asiye'ye vurmaya çalıştım. "Aklımı kaybetsem de o tırnaklara laf ederim kart Asiye seni. İş makinesi Asiye." dediğimde Selim Asiye'ye ulaştırmaya çalıştığım elimi itti. Şaşkınlıkla yüzüne bakıp, başımı salladım. "Öyle mi Selim?" dedim katıca. Ellerini önünde birleştirip mahcup bir bakış atsa da iş işten geçmişti. Artık bir yabancıydı benim için.

"Sonunda uyandın, öldün sandık." diyerek konuşan Cansel'e Selim'den çektiğim düz bakışlarımı yolladım. "Ölsem sizin elinizde öldüğüm için dirilir, az ötede başka ellerde ölürüm." deyip dilimi çıkarıp salladım. Serum feci iyi kafa yapıyordu zannımca. "Kızım, senin yanına geliyoruz. Müşteri vardı para bile alamadık. Sen kötü kötü konuşuyorsun." diye surat asan Sultan'a havadan bir öpücük attım. Eliyle yakalamış gibi yapıp elini dudağına kapattığında hınzırca sırıtıp işaret parmağımı önüne salladım. "Hareketlere bak hareketlere. İşi biliyorsun oynak Sultan seni. İyi müşteri kaparsın." dedim son cümlemde Asiye ve Cansel'e imayla bakıp. Sultan kıkırdayıp, elini dudağına kapatırken nefeslenip kolumdaki seruma baktım. "Ne zamandır böyleyim?" dedim kısık bir sesle. Resmen bayılmışım, hayır yani neden bayıldığıma da kimseyi inandıramazdım ki.

"Üç saattir uyuyorsun. Baygınsın demiyorum dikkatini çekerim. Horul horul horluyordun resmen."diyerek sesini duyuran Cansel'le birlikte Selim birbirine bastırdığı dudaklarına daha fazla sahip çıkamadı. Dudaklarından kaçan bir kahkahayla sırtını dönerken Asiye de hayran hayran Selim'i izleyip iç çekiyordu."Palavra, ben horlamam." dedim hırsla. Horlamamış olmam lazımdı, horlayamazdım.

POLİSLE BAŞI DERTTE( TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin