4.

20.2K 1.4K 686
                                    

Yazım hataları varsa affola... iyi okumalar 💖

*

Gözyaşımı silip oturduğum kaldırımdan kalktım. İki yanımda boş boş sallanan elimle birlikte kaldırıma çıkıp yürümeye başladığımda bakışlarım yerdeki taşları izledi. İçimdeki ateşle üç dört saat öncesine gittim yine.

Gufran, Yağız denen pavyon gülüne alayla bakıp kolunun altına küçük bir kız çocuğunu sever gibi sıkıştırmıştı beni. "Bizim Meryem ile aramızda olanı çok yanlış anlamışsın amir bey, biz onunla arkadaştan daha öteyiz. Senin beynin basmaz bu işlere, biz birbirimizi farklı görmeyiz. Ne onun gönlü bana kayar ne de benim gönlüm ona. Hala patavatsızlığına devam ediyorsun, ders alamadın belli ki." demişti. Burada her şey düşündükçe mantıklı gelmişti. Ah tabi beni hüngür hüngür yolun ortasında ağlatan şey Gufran'ın söyledikleri değil, Yağız Emir beyle sonrasında yaşadığım tartışmaydı.

Bana attığı o bakışların altında öyle böyle ezilmemiştim. Üstümden tır geçmiş, hatta gökten taş yağmışta ben altında kalmışım gibi hissettirmişti. Hayır anlamıyordum, bu adamın benimle ne gibi bir derdi vardı? Gufran'a karşı olan hislerimi Efsun dahi fark etmemişti ben söyleyene kadar. O nasıl görmüştü, dahası ne görmüştü bilemiyordum.

Sonrasında da Yağız bey yersiz yükselmiş, "Sen sürekli ne arıyorsun emniyette? Yirmi dört saat seni görmek istesem nikahıma alırım. Gelme buraya." diyerek Gufran'ın üzerine yürümüştü. Bunu bende merak ettiğim için Gufran'ın kolunun altından çıkmıştım. Yüzündeki alaycı sırıtma ile başını sağa sola sallamış bana bakıp göz kırptıktan sonra Yağız beye dönmüştü tekrar. "Kız arkadaşımın çalıştığı yere de mi gelemeyeceğim?" demişti meydan okur gibi. Ben söylediği şeyi idrak etmeye çalışırken tekrar konuşmuş, "Gönlümü sizin ekipten Aydan'a kaptırdım sorun olmaz inşallah." diyivermişti.

Ben Gufran'a şok olmuş bakarken, üzerimde hissettiğim ela bakışlar da Yağız Emir'e aitti. Yutkunup bakışlarına karşılık vermiştim. O sırada Gufran köpeği yanağımdan bir makas almış, "Burada görüyorum seni ikidir. Dikkat et it ısırmasın. Ben yengenin yanına gidiyorum. Görüşürüz mahallede." der demez cevap beklemeden gitmişti. Baş başa kaldığım insanın kim olduğunu söylememe gerek bile yoktu.

"Ortalığı boş yere ne bulandırıyorsun be pis mendebur? Gördün mü yok işte öyle bir şey?" deyip omuzlarımı küskün bir kız çocuğu gibi sallayıp ona sırtımı dönmüştüm. Arkamdan attığı adımları işitiyordum, sessiz sessiz attığı adımlar biz bedenlerimizi bahçeye çıkarana kadar bu şekilde devam etmişti. "Onda yok diye sende de yok değil ya? Şoka girdin herhalde ağlamadın hayret." demesiyle attığım adımım havada kalmış, sinirle yüzümü yüzüne dönmüştüm.

"Kafanda kurmuşsun sen. Paranoyak mısın nesin? Sana ne hem benim kimi sevdiğimden?" diyerek baş kaldırışım kolumdan nazikçe tutulup kenara çekilmemle son bulmuştu. "Senin kimi sevdiğin beni niye ilgilendirsin zaten? Kimi seversen sev." dediğinde kolumu kendime çekip bir adım gerilemiştim. "Karışma o zaman bana  kötü kalpli gargamel."dememe kalmadan gözlerini benden çekip etrafta gezdirmişti.

"Sadece sana bir şeyleri göstermeye çalışıyorum. Kabahatli oldum yine." dediğinde kaşlarımı çatmış, içimde merakla dolup taşmıştım." Neymiş göstermeye çalıştığın şey? Senin ne haddineymiş bakalım?" verdiğim karşılıkla bakışları ok gibi tenime saplanmıştı.

"Seni kimsenin sevmeyeceğini göstermeye çalışıyorum sadece." demişti acımasız bir halde. "Efsun bile konuşmuyor, yüzüne bakmıyor. İnsanların hayatında olmasını isteyeceği bir insan değilsin. Senin o yılan dilin insanları senden uzaklaştırmaya yeter de artar bile." diyip yüzüme son kez bakıp sırtını dönmüştü. Emniyet binasına attığı adımları benden her saniye daha da uzaklaşan bedenine doğru bir iki adım atmama neden olmuştu.

POLİSLE BAŞI DERTTE( TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin