3.

23K 1.7K 954
                                    

Yazım hataları varsa affola, müsait bir günümde düzelteceğim.

Gecikme için özür diler, iyi okumalar dilerim.

*

Elime aldığım iri, tuzlu çekirdek dudaklarıma değdiğinde hazla gözümü kapattım. Dişlerimin arasına sıkıştırdığım çekirdeğin kabuğunu hafif bir baskı ile ezdiğimde kulağıma dolan ses içime dokundu, küçük bir tüy kaburgamı okşamış kadar hoş olmuştum. Beni buna bağımlı yapan herkese kırgındım, bunu ben istememiştim.

"Meryem abla! Topu atar mısın?"uzaktan gelen sesle gözümü memnuniyetsiz bir şekilde açtım. Gözlerim önce yerdeki Adidas futbol topunu bulup hâlâ bana gelmekte olan topu izledi. Sonunda tam ayaklarıma çarptığında bu sefer karşıyı izledim. "Ne bakıyorsun öyle avel gibi? Atsana şunu!" diyerek tekrar konuşan çocuğun kim olduğunu çıkarmaya çalışıyordum. Sokağa bir ordu heval çıkmış gibi bir kalabalık vardı. Anlamıyordum ki bu çocukları o kadar karınlarında taşıyıp acı içinde doğurduktan sonra nasıl sokağa salıyorlardı. Mazallah benim çocuğumun gözüne çöp kaçsa canım yanardı.

"Hangi zibidi avel dedi lan bana?"dedim katı sesimle. Çocukların yarısı büyümeye başlamış olmanın verdiği ergenlikle alaya alan bakışlar ve gülüşler atarken onlara nazaran hâlâ ana gülü olanlar korkmuş şekilde bir kişiyi gösteriyordu. Gözlerim işaret ettikleri yere değdiğinde içimden yayılan küf kokusu ile yutkundum.

Eymen tam karşımda durmuş, kötü bakışlar atan gözlerini üzerimden ayırmıyordu. Annesi gibi sarı olan saçlarına vuran güneşle gözlerimi kapatıp ayağımın önündeki topa vurdum. "Ben söyledim bir sıkıntı mı vardı?"diyerek böbürlendiğinde birkaç gün öncesinde babasının söylediği onca kelime, onca hakaret kulaklarıma doldu. Ne oğluna ne de kendi şahsına etmediğim hakaret kalmamış gibi küfür yemiştim. Ben sadece annesine olan tepkimi, nefretimi kusmuştum elimden geldiğince. Tabi ki amacım bir anneyi ezmek değildi ama oğlunu ve eşini bırakıp tekrar pavyon hayatına dönen bir kadın anne olamazdı zannımca.

"Yok bir sıkıntı. Bak dalgana koçum."dedim boğuk sesimle. Çocukların sessizliğiyle açtığım gözlerim tüm çocukların bana üzgün gözlerle bakışını izledi. "Ne oldu lan? Ne bakıyorsunuz enkazdan cesedim çıkmış gibi."dedim kırık bir halde. Son günlerde çok hassastım. Bunda hâlâ Efsun ile konuşmuyor oluşumun da payı yok değildi. "Meryem abla, ağlıyorsun. Eymen'i boşver."diyerek yanıma koşan kızıl saçlı bir çocuğa gülümsedim. Ağladığımı yeni fark ediyordum, vay anasını.

"Yok, ona ağlamadım. Sen kimin çocuğusun oğlum."deyip önümde bitmiş çocuğun başına küçük bir fiskeyle vurdum. Çocuk gülümserken elimdeki çekirdeğe uzandı. "Sertap'la Emin'in oğluyum."dediğinde gözümün önünde canlanan uzun, turuncu saçlarla bu çocuğun annesi olacak Sertap'a benzediğini idrak edebilmiştim.

"Ananı hiç sevmiyorum haberin olsun, git söyle o lanet anana. Baban da ilk ve son aşkımdı gençlik çağımda ama üstünden çok sular aktı."deyip burun kıvırdığımda çocuğun şaşkın bakışlarına normal bir düzlükte karşılık verdim. "Annem sen mi olacaktın yani?"diyen hayret etmiş sesiyle gözlerim irileşti. "Ne annesi lan? Yaşım kaç budum kaç anne olayım."deyip kötü kötü baktığım çocuk tam yanıt vereceği sırada Eymen'in sesi duyuldu. "Lan Yusuf! Hadisene, bırak şu dedikoducu paçavrayı. "dediğinde sinirle kaşlarımı çatıp adının Yusuf olduğunu öğrendiğim çocuğu arkamda bırakarak iki adım ileriye attım.

"Senin kulağın ne söylediğini duyar mı oğul?" dedim keskin, vakur bir sesle. Bazen kocası sefere çıkmış, otağın yükünü sırtlanmış bir Türk kadını gibi hissetmekten alıkoyamıyordum kendimi. "Bu nasıl bir konuşma ya, sen vallahi iflah olmazmışsın gerçekten."demesiyle gözlerim şaşkınlıkla irileşti. Bu çocuk bunları nereden duyuyordu lan?

POLİSLE BAŞI DERTTE( TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin