9.

15.2K 1.6K 551
                                    

Yazım hataları varsa affola... bölüm sonu çok önemli herkes okusun lütfen.

İyi okumalar 🥀💫

*
Arkamdan ittiren güçle sinirle soluyup dolmuş gözlerimi çevrede gezdirdim. Akşamın dokuzunda daha eve bile girmeyip, babama Efsun'la dışarı çıkacağımı söylemiştim. Gönül koyduğu belli olsa da bir şey dememiş, gece çok geç kalmamam konusunda da tembihlemişti. Peki ya ben şimdi neredeydim?

Pavyon gülünün sokağındaydım. Fazla söze gerek yoktu, buraya neden gelmiştim nasıl, gelmiştim belliydi. Dolmuşa binip gelmiştim.

Aptal adam güya eve giderken çıkaracaktı beni. Ama yok, ne çıkarması nezaretin kapısından dahi geçtiğini sanmıyordum. 'Seni gözüm görmesin' demişti ya, gözü kör olsun da görmesindi o halde. Çünkü ben her fırsatta kendimi gözüne gözüne sokacaktım. Sırf inadına.

"Meryem, hadi anam. Yürü de öp şu kurbağa prensi." diyen Sultan'a omzum üstünden baktım. Evlerin ışıkları yanıyordu, insanlar balkonlarında sigara içiyordu şu saatlerde. Nasıl gider, nasıl öperdim ben bu adamı?

"Ölümü gör gitmiyim. Başka bir yolu yok mu ahali?" dedim ağlak bir sesle. Efsun'a attığım acıklı bakışlarla gözlerini devirip omuz silkti. "Çoğunluk ne derse o dedin, ben sana olmaz demişken üstelik. Karışmıyorum." diyen son kalemle derin bir nefes aldım. "Yahu, koca adam öpülünür mü? Allah günah yazar. Çarpar, elimden ekmeğimi alır." deyip yalancıktan gözlerimin yaşını siler gibi yaptım. "Allah öyle bir durumda elden ekmek alsaydı, Acun'la Ali Ağaoğlu çöpten ekmek topluyordu şimdi." diyerek savunmaya geçen Selim'e kötü bir bakış yolladım. Pavyon gülünün avukatı olmuştu herhalde.

"Kız çok kolay olacak bak şimdi."diyip gözlerini kapatan Asiye 'yi izledim. İleriye doğru büzüştürdüğü dudağı ve yukarıya kaldırdığı çenesiyle birlikte parmak ucunda yükseldiğinde şaşkınlıkla soludum."Heh, aynı böyle yapıyorsun anam. Yapışıyorsun adamın kiraz dudaklarına. Ellerini de geri kaçmasın diye kollarına doluyorsun." diyerek anlatmaya başladı. Cansel ve Sultan kıkırdarken arkamızda kalan kırık ayaklı Selim gözlerini başka tarafa çevirmişti çoktan."Sonra alıyorsun o kalın, etli alt dudağı iki dudağın arasına emiyorsun da emiyorsun. Mis." sonlanan anlatımıyla kaşlarımı gözlerimin üstüne yatırdım."Biliyoruz herhalde kızım." dedim sağ elimi gelişigüzel sallarken. "Hiç mi öpüşmedik sanki? Sen bizi ne sandın?" deyip alayla gülümsedim. O an koluma batan uzun tırnaklar canımdan can alırken dudaklarımı birbirine bastırıp çığlığımı içeride tutmaya çalıştım. "Sen kiminle öpüştün de söylemedin bana? Hani kimseyle öpüşmemiştin?" dedi Efsun sinirle. 'Hay Allah' diye söylenip gözlerine kedi yavrusu gibi baktım. "Kiminle öpüşmüş olabilirim acaba? Asiye mala anlatır gibi anlatınca gurur yaptım." dedim ters sesimle. Bu da böyle bir şeydi. Ben niye kimseyle öpüşmemiştim orası da ayrı bir meseleydi. Demek ki neydi..kimseyi tükürüğünü yutacak kadar çok sevmemiştim.

"Tamam uzatmayın da dikkat çekmeden yapalım şu işi." diye araya giren Selim'e belki de bininci kötü bakışımı göndermiştim. "Sana kolay tabi, ne yapacağı belli olmayan bir adamı öpecek olan sen değilsin." deyip aradaki kadınlara rağmen Selim'e vurmaya çalıştım. "Ertelensin bu, valla bak kalbim durdu. Aha bakın, öldüm." deyip gözlerimi kapadım son bir yakarışla. Tek gözümü açarak bir umut yüzlerini izledim, hepsi birden kafalarını 'olmaz' der gibi salladığında yutkunup ileride görünen evine baktım. "Allah'ın adını versem? İşe yarar mı?" deyip kaşlarımı kaldırdım."Allah'ın doksan dokuz ismini saysan yine olmaz." dedi Cansel keyifle. Kaşlarımı çattım, "Beni resmen günah işlemeye yolluyorsunuz. Yanacaksınız hepiniz." deyip cevap vermelerini beklemeden kaldırımda yürümeye başladım. "Kız anam, biz kendi günahlarımızı ödemiş gibi bununkini de mi aldık şimdi?" diyen Sultan'la gözlerimi devirdim.

POLİSLE BAŞI DERTTE( TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin