POLİSLE BAŞI DERTTE( TAMAMLANDI)

10.

"Yorgun görünüyorsun. Hayırdır? Operasyon mu vardı?" dediğinde yüzüne boş bakışlar attım. Benden tahmini beş altı santim kadar kısaydı, vursam amele sümüğü gibi yeri de boylardı ama emniyet müdürü ihtiyarın gözü üstümdeydi. "Çok  yorgunum." dedim sadece. Yalan değildi. Artık taşıyamadığım hisler, en önemlisi güvenimin boşa çıktığını bilmek üzerime tonla toprak yıkmış gibiydi. Heyelan altında kalmıştım, nefesim benden çok uzaktaydı.

"Dinlen, izin al. Lazımsın bize." dediğinde sağ eli omzuma kondu. Kaşlarımı çatıp omzumda yer edinen ele baktım. "Çek elini." dedim dişlerimin arasından. Yay gibi gerilen vücudumda saatlerdir hissettiğim dokunuşun yerini, başka bir dokunuş alacak korkusu bünyemi sarstı. Sırıtıp bir kez omzuma vurarak benden uzaklaştırdığı eliyle rahat bir nefes aldım. Omzu üstünden Aydan'ı izledi. Bende Aydan'a çevirdiğim bakışlarımla onu izlemeye başladım.

Dudaklarını ısırıp, gözlerini kapattı. Kısa sürede açtığı gözleri önce bana değdi, bakışlarımla karşılaştığu anda aceleyle Gufran'a baktığında yutkunuşu, gerdanını havalandırdı. "Görüşürüz, ben birde Meryem' e bakayım. Onca zamandır yanına uğrayamadım." diyerek bana dönen, anlık bir bakışla yanımdan geçip yürümeye başlayan adamın arkasından garip garip baktım.

"Meryem ayrıldı işten. Kovdum." dedim tek düze. Adı dilimi yaktığında, dün gece gözümün önünde şekil buldu sanki. Yağız demişti, kısık, acısını hissettiğim bir sesle inanmamı istemişti. Öpmüştü beni. "Bak işte diyorum, sen kadınlara nasıl yaklaşacağını bilmiyorsun. Özellikle Meryem'e karşı bir garezin var gibi." dedi bedenini bana çevirdiği sırada işaret parmağını havada sallarken. Yutkunup kaşlarımı dahası mümkün gibi gözlerime yatırdım. "Senin de Meryem'e özel bir ilgin var gibi." dedim keskin sesimle. Kaşlarını kaldırıp dudaklarını büzüştürdü. İfadem iğrenir bir hal alırken çoktan yerinden ayrılmış Aydan'ın  bıraktığı boşluğu izledi.

"Biliyor musun?" dedi keyifle. Bana dönen açık renkli gözlerindeki parlamayla nefesimi tuttum. Devamının nasıl geleceğini bilmediğim cümle, canımı yakacak gibiydi. "Bir şeylerde haklısın aslında. Bizim Meryem'le aramızdaki çok farklı bir şeymiş. Adı yok, ama varlığını her an hissediyorum. Biz abi kardeş değiliz. Olamayız da." dediğinde dilinden sıçrayan dikenlerin sol yanıma kuvvetle battığını hissettim. Olduğum yerde dengem kaybolduğunda aldığım derin nefes, dün geceden beri değişmediğim kazağıma sindiğini yeni fark ettiğim kokusunu genzime kadar doldurdu. Boğazımda hissettiğim demirden tellerle başımı hızla sallayıp  gülümsedim.

"Bundan bana ne?" dedim alayla. İçimde başlayan yangın, en aşağı dokuz aydır benimleydi. Hep uzaktan izlediğim kadının, karşımdaki adamla olan atışmaları, gülüşmeleri zihnimde çiviliydi. "Sana ne mi gerçekten?" dedi o da alayla. Bir sıfır, hatta on sıfır önde olduğunu bilir gibi bakıyordu. Benim, artık ömrüm boyunca uzaktan izleyeceğimi görür gibi bakıyordu. "Aydan'ı oyalıyorsun. Yoksa zaten sende bu kişiliksizlikle Meryem'den başkasına yakışmazsın." dedim kinle. Adı, şahsına ettiğim söz dilimi kesti. Bana yapmış olduklarına rağmen, dudaklarıma her şeyi unutturacak küçük bir buse bırakmış olması gönlüme ağır geldi."Haklısın, Aydan'la şu saatten sonra olacak gibi değil. Aslına bakarsan, bu umrumda da değil." dediğinde katı bir bakışla Gufran'a adımladım. Tam önünde durdurduğum bedenimle yukarıdan attığım bakışlara boş karşılık verdi. "O zaman buraya gelmen için bir sebebin kalmadı. Senin o parçalamak istediğim yüzünü görmeyecek olmak, çok iyi." desem de onun Meryem'e yaklaşacağını biliyor olmam, göğsümde derin bir yırtık açtı.

Başını salladı. "Meryem isterse yanımda çalışır. Burada bunca polisin içinde, özellikle senin olduğun bir yerse çalışmasına asla sıcak bakmıyordum zaten."dedi yılan bir dille. Başımı sallayıp yutkundum. Çoktan kurumuş dudaklarımı hiddetle ıslattığım an dilime sinen şeftali kokusu gözlerimi kararttı."Nasıl istersen." dedim dönmeyen dilimle. Uzun uzun yüzümü izledi. Başını ağır ağır sallayıp gözlerini benden çektiğinde yüzünün ortasına kafa atma isteğimi zorlukla durdurdum.