Attığım hızlı adımlar, eve yaklaştıkça ağırlaşıyordu, Sık sık arkamı dönüyorum ki, köşe başındaki evin duvarına saklanmış beş kişinin de meraklı, karanlıkta olsa da seçilen bakışları ara sıra sokağı ve evlerin camlarını kontrol ediyordu. "Git git. Biz kontrol ediyoruz arkanı." deyip eliyle kovar gibi yapan Selim'le başımı sallayıp önümü döndüm.

Önüme odaklanan bakışlarımın gördüğü iri bedenle nefesimi tuttuğumda altından geçtiği sokak lambasından yüzü aydınlanan kişinin Affan abi olduğunu fark eder etmez rahat bir nefes alıp yürümeye devam ettim. Maazallah başkası falan olurdu, şu saatte bu sokakta ne arıyordu bu kız diye adım çıkardı. Ama Affan enişştemmden zarar gelmezdi elbette.  "Meryem, hayırdır inşallah?" diyen meraklı sesiyle gergince soluklandım. "Hayırdır inşallah cidden de." dedim ağız içinden. Adımları tam önümde durduğunda bende keyifle karşısındaki yerimi aldım. Vallahi şu öpme planı ne kadar ertelense o kadarı yanıma kardı. Hayır yani, kendi idamımda ipi ağaca ben asmıştım da bir Allah'ın kulu yapma, etme çok gençsin dememişti.

"Nereye böyle? Neden yalnızsın?" deyip arkamda kalan yolu inceledi. Omzum üstünden köşe başına baktığımda sırıttım. Efsun hanım Affan abiyi görünce saklanmalarını sağlamıştı demek ki. "Biraz hava alayım dedim, Efsun'da çok hastaymış. Gelemedi." derken bakışlarımı tekrar yüzüne çıkardım. Gözlerinin üstüne yatan kaşlarıyla keyifle soluklandım. "Bugün iyiydi gayet, Baykal hocasıyla ders çalışıyordu hanımefendi." dedi birden ters sesiyle. Dudaklarımı birbirine bastırdım, bunlar ne zaman kavuşacaklardı da çocuk çoluğa karışacaklardı yarabbi? "Baykal hocası adı üstü. Hoca hocadır koca kocadır. Anladın mı inceyi?" dedim göz kırparken. Gülüşünü gizleme gereği duymadan başını sağa sola salladı. "Sen baya delisin. Anladım inceyi de, yüzümüze baksa bir... Kocası da olucaz çocuğunun babası da. Ama bakmıyor." dediğinde gülümseyip elimle kolunu ovdum. "Bir sıfır öndesin. Ben Efsun'u değil seni destekliyorum." dedim sesimi yükselterek. Efsun hanım duysundu da ağlasındı şimdi. Haydee.

"Efsun naz yapıyor naz. Kız evi naz evidir." deyip koluna 'pat' 'pat' vurduğumda şaşkınlıkla gülümseyip koluna vurduğum elime baktı. "Çok sağ ol, ilerleyen zamanlarda sana ihtiyacım olabilir. Yardım edersin o halde." diyen mahcup sesiyle başımı sallayıp, "Halvete bile ben yolcu edeceğim sizi, benden kurtulamazsınız enişte bey." dediğimde beyaz dişlerini göstere göstere güldü. Maşallah boy pos vardı. Endamlı bir adamdı zannımca. Bizim kızın gönlü boşuna düşmemişti ya, bir bildiği vardı tabi. "Oraya kadar gelsin de bakarız." alaylı sesine telefonunun zil sesi karıştığında saf bir gülümsemeyle cebinden çıkardığı telefona garip garip bakmaya başladı. "Hayırdır inşallah? Bir sorun yok ya?" diye sordum merakla.

İnşallah biri intihar falan ediyordur da dama falan çıkmıştır da pavyon gülü de oraya giderdi. Benim bu adamı öpmeye cesaretim yoktu çünkü. Başını sallarken şaşkın bakışları yüzümü buldu. "Efsun yazıyor ekranda." dedi kısık sesiyle. Onun şaşkınlığına nazaran sinirle soludum. Bunlar ne arada numaralaşmıştı bundan haberim yoktu, demek ki Efsun bir şeyleri atlıyordu anlatırken. Bunun hesabı da sorulacaktı elbet. Üstelik hanımefendinin de Affan efendiyi arayacağı tutmuştu. Aklı sıra Affan abiyi başka bir yere çekecekti, bende elimdeki tek bahanemden olacaktım. "Açayım." deyip boğazını temizledi. Elinin titrediğini fark ederken üzüntüyle içerlendim. Efsun'un bu adamı bu kadar heyecanlandırmaya ne hakkı vardı? Bizim kız çok kötüydü çok. "Ölmemiştir ya canım. Hem hep o mu naz yapacak? Açma açma." desem de başını sağa sola sallayıp hızla cevapladığı aramayla nefesini tuttuğunu hissettim. Konuşmasına fırsat vermeden bir çırpıda yüzüne kapanan telefona bakmaya başladı. "Konuşmadı değil mi? Bu kızda baya garip yahu." dedim gergin sesimle. Ne kadar çok boş yapabilirsem o kadar geç olurdu şu zıkkım. İnşallah ağzında sarımsak kokardı da kurtulurdum.

POLİSLE BAŞI DERTTE( TAMAMLANDI) Where stories live. Discover now