(18) Aksilikler Bir Değil Ki!

Mulai dari awal
                                    

"Lütfen." Bu konuda ısrarcıyım. "Evet, burada bir hizmetçiyim ama mola saatlerimde bana biraz zaman ayırmanızın bir sakıncası yok." Onların seviyesine ulaşmayı beklemiyorum ama biraz gelişme göstermek için daha çok derse ihtiyacım vardı. Şu ana dek yaptığım tek şey onun verdiği kitapları okumaktı. Henüz büyülere bile geçmemiştim.

Gözleri hep olduğu gibi yine fazla mesafeli bakıyordu. "Özel ders almak istiyorsan benim yerime gidip diğer öğretmenlerle konuş." Katı bir sesle konuşup inadından taviz vermedi. "Sana fazladan ders vermeyeceğim."

Tam yanımdan gideceği esnada hemen karnımı tutup öne eğilerek inledim. "Ah, bu da ne?" Acı dolu sesim onu durdurmuştu. Gözleri o kadar hızlı beni buldu ki, "Sorun ne?" diyen endişeli sesi beni afallattı.

"Karnım." Yüzümü buruşturarak canım acıyormuş gibi öne doğru büküldüm. "Çok kötü ağrıyor," diye sızlandım. "Lütfen beni revire götürür müsünüz?"

Gözleri karnımda oyalanırken aceleyle bana doğru bir adım atmıştı ki durdu. "Az önce bir şeyin yoktu?" Gözleri sorgularcasına bakınca, "Artık var," dedim inleyerek. Gözlerini kısarak yüzümü inceliyordu. Yüz ifademin sabit olduğunu fark edince hemen tekrar acı moduna geçtim. "Ama çok ağrıyor."

Kaşlarını alayla yukarı kaldırdığında gözlerinde keyifli bir ışıltı oluşmuştu. "Benim ilgimi çekmeye mi çalışıyorsun?" Evet.

"İşe yarıyor mu?"

Oldukça eğleniyormuş gibi başını salladı. "Evet." Gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı. "Kendini öldürtme çabaların oldukça ilgimi çekiyor. Buna ne kadar direnirim emin değilim." Ciddi olamazdı.

Numaram ortaya çıktığı için elimi karnımdan çekip doğruldum. "Ne yani beni öldürmeniz dışında şu ana kadar hiç ilginizi çekmedim mi?"

Güldü. "Bilerek kendini sakatladığın kısım fazlasıyla iyiydi." Bu adam beni deli ediyor! Derslerde yapmadığım çocukluk kalmıyordu, ders sonlarındaki çabalarıma değinmek bile istemiyorum. Lakin hiçbiri işe yaramıyordu, inatla beni görmezden geliyordu. Bu kadar zor olmak zorunda mı?

Yine yanımdan geçip gitmeye yeltenince bu sefer ona yol vereyim derken uzun eteğime bastım. Öne doğru sendeleyince aksilik bu ya ona çarptım. Ellerim göğsündeyken afallayarak başımı kaldırıp ona bakınca kaşlarını çattı. Bunun da numara olduğunu düşünüyordu. "Ne yapmaya çalıştığını çok iyi görüyorum ama yapma sen zararlı çıkarsın!" Buz gibi bakışları omurgama soğuk bir ürperti gönderdi. "Peşimde dolanıp durma!" Ama bu sefer gerçekten bir şey yapmamıştım. Eteğime basmıştım ve bu planlı değildi.

Kendimi toparlayarak ondan uzaklaşmak istedim ancak ona olan korkum yüzünden daha çok sakarlık yaptım. Aceleyle geriye çekilmek isterken tökezledim ama düşmeme izin vermeden beni tuttu. Elleri belimi tutarken göğsündeki ellerim en çok bana sürpriz olmuştu. Düşerken sanırım refleks olarak ona tutunmuştum. Bilerek bunu yaptığımı kızgın bakan ela gözlerinden görebiliyorum. "İsteyerek olmadı." Nefesimi sıkıntıyla vererek ondan uzaklaştım. "Sizden tek istediğim evime dönmem için bana yardım etmeniz."

Gözlerimin içine baktığında bir konuda bana kızgınmış gibi sertti bakışları. "Buna beni baştan çıkarmak da dahil mi?" Kaskatı kesildim. Böyle bir şeyi yapmayı aklımdan bile geçirmemiştim. Ona ulaşma çabalarım dışarıdan böyle mi görünüyordu?

İrice açtığım gözlerle ona bakarken şaşkınlığım suratımdan okunuyordu. "Amacım sizi ayartmak değildi. Yapmaya çalıştığım tek şey bana alışmanız."

Gözlerinin ardında karanlık bir parıltı geçti. "İşte bu yüzden yapma!" Dişlerinin arasında konuştuğunda canını sıkan bir şeyler var gibiydi. "Sana alıştığımda gitmene izin verir miyim sanıyorsun?" Midem kasıldı, nefes alamadım.

MEDUSANIN ÖLÜ KUMLARI (Kitap Oluyor)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang