(50) Aradığımız Masumiyet.

90.8K 8.8K 24K
                                    

"Beyaz gül de artık beyaz değildi, kan bulaşmıştı..."

Bazı insanlar sır küpü gibidir. Bir tane herkese gösterdikleri yüzü vardır bir de sadece kendilerine sakladıkları. Herkesin kendisine sakladığı bazı şeyleri vardır değil mi? Kimse çıkıp aksini iddia edemez çünkü küçük veya büyük mutlaka gizledikleri bir şeyler vardır. En basitinden banyo ettikleri bir mahremi vardır değil mi? İnsanların gözleri önünde değil, kendilerini rahat ve güvende hissettikleri bir yerde yıkandıkları andan bahsediyorum. Diğer sakladıkları her şeyi bir kenara itelim ve sadece bu basit örneğe odaklanalım. Kimse tarafından izlenmediğine eminsin ve rahat rahat sıcak suyun keyfini çıkarıp yıkanıyorsun. Peki sonra ne mi oluyor? Birileri elinde bir CD ile geliyor ve çırılçıplak yıkandığın tüm görüntülerin CD'de olduğunu söylüyor. Tüm dünyaya görüntülerini dağıtmaktan bahsediyor? Böyle bir şey karşısında ne hissederdi insan? Şu anda içinde bulunduğum durum da aynı bu örnekteki gibi, hatta daha fazlası. Dostum, düşmanım, ailem ve tanıdıklarım şu anda tüm anılarıma sızmış durumda ve beni banyo ederken görmek en sıradan korkulardan biriydi. Yaşadığım her şeyi ama her şeyi görme ihtimalleri vardı ve bu, benim ecel terleri dökmem için yeterliydi.

Hadi ama Ölüler Diyarına gitmeden önce Savcı ile yaşadıklarım bile bu kapılardan birinin ardındaydı!

Korkuyorum, anılarım halka açık bir şekilde herkesin kolayca ulaşacağı bir hâle gelmişken çok korkuyorum.

"Ne düşünüyorsun? Dalgın gibisin?" Itır'ın koluma dokunmasıyla kendime gelip derin nefes aldım. "O kadar çok şey düşünüyorum ki Itır, bazen sadece birkaç dakikalığına da olsa düşünmeyi bırakmak istiyorum." Fakat çok istesem de yapamıyordum çünkü Oyunbaz olmam zihinsel olarak beni yorsa da düşünmeyi bırakmama izin vermiyordu.

Her şeyi önceden hesaplayıp planların doğrultusunda yaşamak berbat bir duygu. Bazen hayatımda doğaçlama adımlar atmak isterdim.

"Cevap vermedin?" Asil'in sorduğu soruyla kendi sıkıntılarımı bir kenara ittim. Doğa'ya bakıyordu ve dosyasının okunmasını isteyip istemediğini sormuştu. O dosya her şekilde okunacaktı ama Itır'ın geçmişte ki hâli içeri girmeden biz çıkarsak bir şey duymazdık.

"Bilemiyorum," dedi Doğa. "Yaşadığım şeyleri dinlemek mi daha güç yoksa dinlediğim her şeyi yaşamış olmak mı?" Buğulu gözleri çalışma masasında oturan ve elindeki dosyaya bakan Elzem'deydi. "Dinleyelim," diyerek başını salladı. "Elzem'in ilk gün görüntüsünden dolayı aşağıladığı, ne idüğü belirsiz bir kızın hayatını öğrendikten sonra verdiği tepkiyi merak ediyorum." Tüm bedenim gerilirken bunu hak etmiştim, değil mi? Her ne kadar daha sonra aramızda güçlü bir yakınlık oluşsa da bu ilk gün onu kırdığım gerçeğini değiştirmiyordu.

"Bu sözlere karşı kendini savunacak bir şeylerin var mı, Bayan Kontrol Delisi?" Itır'ın kollarını göğsünde birleştirmesiyle burukça tebessüm ettim. "Yok." Nasıl ki haklı olduğum konularda susmuyorsam haksız olduğum yerlerde de konuşmuyorum.

"Elzem!" Tıpkı onlara söylediğim gibi Itır büyük bir hiddetle çalışma odasına girmişti. "Kız geldiğinden beri senin korkundan odadan dışarı çıkmıyor! Söylediklerin için gidip ondan özür dilemelisin." Tebessüm ederek başımı iki yana salladım. Kardeşim aslında hep fazla yufka yürekli olmuştur fakat öfkesi bunu gizlerdi.

Elzem elindeki dosyayı usulca masaya koydu ve soğuk tavrından ödün vermeden gözleriyle açık kapıyı gösterdi. "İçeri girmeden önce izin istemelisin. Şimdi dışarı çık ve çalışma odama girmeden önce müsade iste." Yanımdaki kardeşim bana tersçe bakarken omuz silktim. İçeriye destursuz dalmak onun hatasıydı.

MEDUSANIN ÖLÜ KUMLARI (Kitap Oluyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin