(7) Akademiye Doğru Yolculuk.

97.2K 9.4K 8.8K
                                    

"İlk zayıflığımda insanların ne denli değiştiğini görünce gücün hayatımdaki yerini daha iyi anladım."

Çok soğuktu hiçbir zaman soğuk iklimleri seven biri olmadım. Üstelik şimdi donma tehlikesi yaşarken daha fazla nefret ettim kış mevsiminden. Ben yaz çocuğuydum, boğucu sıcak havalarda bile kendimi iyi hissederken üşümek bana iyi gelmiyordu. Dahası sürekli huysuzlanan Itır ve Mara beni deli ediyordu. İlk günışıklarıyla yola çıktığımız için bu karın içinde yürümek zaten çok zordu, bir de ikisinin bitmek bilmeyen şikayetlerini dinlemek zorunda kalıyordum.

Itır'ı anlarım o zaten her şeyde öfkelenecek bir şeyler mutlaka bulurdu ama Mara'ya ne oluyordu? Sanki bana kuş tüyü yataklarda büyümüş gibi her şeye bir bahane bulup durması can sıkıcıydı. Benim gibi biri bile bu soğuğa katlanıyorsa o da sesini çıkarmamalıydı.

"Donuyorum! Yola çıkmak için öğle olmasını bekleyebilirdik ,Elzem Hanım!" Ya sabır! Mara'yı duymazdan gelmek gittikçe daha zor olmaya başladı.

Daha yola çıkalı sadece yarım saat olmuştu. Şimdiden böyle yapıyorsa yolculuğumuzun kalanında olacakları düşünemiyorum. "Senden gerçekten nefret ediyorum, Elzem!" Kardeşim hırsla ayaklarının altındaki karı ezerken aslında şu anda ezdiği bendim. "Beni buna ikna ettiğine inanamıyorum!" Kolay olmamıştı.

Çatıya çıkıp ona akademiye gideceğimizi söyledikten sonra yere düşmek planlarımın arasında yoktu. Evet, bu haberi ona vermek için gerçekten çatıya çıkmıştım. Ayağım kayıp paldır küldür yere düşünce Itır'ın bana şiddet uygulamasına gerek kalmamıştı çünkü o esnada zaten yeterince acı çekiyordum. Sırtımdaki birkaç morluğu ve kafamın arkasındaki şişliği saymazsak iyi durumdayım.

Ormanın içinde hareket ettiğimiz için yanından geçtiği bir ağaca tekme attı. "Üşüyorum, Elzem! Bu soğukta yola çıkmak hiç akıllıca değil!" Hepimiz üşüyorduk ama o benden daha şanslıydı. Yola çıkmadan önce pantolonumu, kazağımı, hırkamı ve spor ayakkabılarımı ona vermiştim. Şu anda üzerimde onun ince tişörtü, mini eteği ve düz taban yazlık babetleri varken hangimizin daha çok üşüdüğü tartışılırdı.

"Bana baskı yapmayı bırak. Senin için elimden geleni yaptığımı ve yapacağımı iyi biliyorsun." Kalçamın biraz altında biten eteği gösterdim. "Bu yaşına kadar seni pantolon dışında elbise giyerken bile görmedim ama sen kalk buraya gelmeden önce kısacık bir etek giy!" Çıplak bacaklarıma esen kuru ayaz felç geçirmeme neden olabilirdi.

Mezuniyetinde bile pantolon giymişken etek giyecek günü bulmuştu. Neyse ki ayakkabı numaramıza kadar bedenlerimiz aynı olduğu için kıyafetleri değiştirerek onu bu soğukta az da olsa kurtarabilmiştim. "O şey mi?" İğrenerek üzerimdeki eteğine baktı. "Benim dolabımda asla bulunmayacak bir parça. Arkadaşımın eteği." Bunu tahmin edebiliyorum. Itır maskülen biri olduğu için kıyafet tercihi pek kızsal değildi. Erkek reyonunda giyinmeyi çok severdi.

Ne zaman birlikte alışverişe çıksak önce kadın mağazalarına girip benim için süslü kıyafetler alırdık. Daha sonra erkek reyonuna uğrayıp Itır'a pantolon, tişört falan alırdık. Kadınlar için üretilen hiçbir şeyi giymiyordu. Bunlar kadın pantolonu ve siyah tişörtler olsa bile kabul etmiyordu. Alacağı her şeyi daima erkeklere ait yerlerde alırdı. İşin komik tarafı erkeklerden de nefret ediyordu. Kardeşim çok tuhaf biriydi.

Üzerimdeki kısa, tül eteğe baktım. "Arkadaşının eteği neden senin üzerindeydi?" Tütüyü andıran bu şeyin içinde hiç rahat değilim. Kendimi ponpon kızlardan biri gibi hissediyorum ya da esneklikle alakası olmayan bir balerin.

Eğilsem iç çamaşırımı gösterecek eteğe bakıp güldü. "Arkadaşımla girdiğim iddiayı kaybedince benden bir hafta boyunca o şeyi giymemi istedi. Normalde böyle şeyler giymediğimi biliyorsun."

MEDUSANIN ÖLÜ KUMLARI (Kitap Oluyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin