(46) Büyük Sürpriz.

93.5K 9.5K 32.4K
                                    

"Beni gören gözlerindeki o duyguyu izlemekte varmış..."

Sicim(Kızıl Dağlar)

Kırım yaklaşık iki ay önce bir pusula göndererek Elümhan'dan ayrılmamızı sağlamıştı. Acil bir durum var diye gelmiştik ama bizi kandırmıştı. Herhangi önemli bir gelişme olmamıştı fakat kaledeyken kendimizi açık edeceğimizden korktuğu için bizi geri çağırmıştı. Elümhan'a yeniden dönmek için bir sebebim kalmadığı için bende kendimi klanımdaki çocuklara adamıştım. Asıl mesleğim öğretmenlikti ve bu küçük Oyunbazlar eskiyi yâd etmemde bana yardımcı oluyorlardı. Yıllar önceki büyük katliamda kurtulan 280 çocuk vardı ve çocuk yaşta lanetlendikleri için hep o günde kalmışlardı. Lanetliler yirmili yaşlarının ortasına kadar normal insanlar gibi büyürdü. Ataları o yaşlarda lanetlendiği için yirmi beşine giren herkesin yaşlanması dururdu. Bu çocuklar canavara dönüştüğünde sekiz veya on iki yaşların arasındaydı. Henüz çok küçük oldukları için aradan geçen yıllar insanken sahip oldukları tüm anıları onlara unutturmuştu. İşin garip tarafı parazit olarak geçirdikleri süreci de hatırlamıyorlardı. Onlar için zaman yaratığa dönüştüklerinde durmuştu ve zihinleri silinerek uzun yıllar sonra zamanın akışı yeniden başlamıştı. Konuşmayı bile unutan çocuklara iki aydır bir şeyler öğretmek çok zor lakin bir o kadar da kolaydı. Yaramazlığı bıraktıklarında aslında çok hızlı öğreniyorlardı ama sorun şu ki onlar çocuk ve kolay kolay yaramazlık yapmaktan vazgeçmezlerdi. Tüm günümü sığınakta ki çocuklarla geçirmek dışında bir şey yapmıyordum. Öğrencilerimin içinde Raven'in on yaşındaki küçük oğlu Sümer'de vardı. Evet, Gazi'nin torununa kök söktürdüğüm bir gerçek.

Sığınak fazla sıcak ve boğucuydu belki de yeraltında olduğu için böyledir. Gece çöktüğü için buradaki herkes uyuyordu. Lânet ortadan kalktıktan sonra hepsi için sancılı bir süreç başlamıştı. Canavarlaşan kemiklerin kırılarak düzelmesi ve derilerindeki kalın tabakadan kurtulmak çok sancılı ve zaman isteyen bir süreçti. Neyse ki ben Ölüler Diyarından kurtulmaya çalışırken onlar da tüm bu süreci atlatmayı başarmışlardı. Yine de tamamen düzeldiklerini söyleyemem hâlâ biraz daha zamana ihtiyaçları vardı. Bedenleri eski haline dönmüş olabilir ama fiziksel olarak çok zayıflardı. Yeniden insanlaştıkları bu süreçte yiyeceğe ihtiyaçları vardı ama sığınakta yeteri kadar yiyecek olmuyordu. Eskiden her biri yaratık olduğu için Kırım onları çiğ et ile besliyordu fakat şimdi öyle değillerdi. Sicim işgal altındaydı ve onlar sıcak yemek pişirip yiyemiyorlardı. Onlara ait toprakları denetleyen işgalciler yüzünden sığınakta et bile pişiremiyorlardı. Ya kokusu yukarı gider ve yerleri ifşa olursa? Sırf bu nedenden dolayı lânet kalktığından beri buldukları meyve ve şifalı otları yemek dışında hiç besin kaynakları yoktu. Bu da onları kemikleri sayılan sıska ve acınası insanlar yapıyordu.

Böyle saklanmaya devam ederlerse Koruyuculara gerek kalmadan açlıktan öleceklerdi.

"Hanımım." Üzüm elinde bir tas lapayla yanıma geldi. "Tüm gün elma dışında hiçbir şey yemediniz." Kokusu en az olan şeyleri pişiriyorlardı ve bunun başında pirinç lapası geliyordu.

"Yiyemem onu Üzüm." Sığınaktaki suyu idareli kullandıkları için yemek pişirdikleri kazanı doğru düzgün yıkamıyorlardı. "Yeterince temiz olmayan şeyleri yiyemiyorum." Derin nefes alarak başını salladı. Yemekler konusunda çok seçici olmam buradakileri rahatsız ediyordu. Hayır, bana karşı bir yanlışları yoktu aksine her biri kahraman gözüyle bana bakıyordu. Onları rahatsız eden şey yeterince beslenemediğim için hasta olmamdı.

Elimdeki meşaleyle kendi hücreme girdiğimde Üzüm peşimden gelmişti. Herkesin hücresini bir meşale aydınlatırdı ama benim kaldığım yerde hep beş meşale vardı. Minder şeklindeki kürklerin üzerine oturduğumuzda içeriye Üzüm'ün kardeşi Aker girdi. "Müsade var mı?" Başımı salladığımda o da kendisine küçük hücremde oturacak bir yer bulmuştu. Hücre arkadaşım Meliz hangi cehennemdeydi?

MEDUSANIN ÖLÜ KUMLARI (Kitap Oluyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin