(51) Benim Şarkım.

77.4K 8.7K 21.3K
                                    

"En acısı da kimse beni aramadı çünkü onlar, kaybolduğumu bile anlamadı."

Bir çeşit masumiyet testine girmek zorundaydık. Açıkçası buradakilerin o testi geçeceğini sanmıyorum. Benim mühürlü kapılarımı geçecek kişi saf iyi olmalıydı ve böyle birileri dünya üzerinde yoktur. Zaten bunu bildiğim için zihnimin yasaklı kapılarına böyle bir şart koşmuştum. Sırlarım konusunda fazla ketum biriydim ve herkesin onlara kolayca sahip olmasına izin veremezdim. Rakiplerimizi bulmak için zihnin koridorlarında olan bu arayışımız bir anda benim geçmişime olan merakla yerini değiştirmişti. Şimdi kimse rakipleri aramıyordu. Herkes amacından saparak mühürlü kapıların ardında olan şeyleri öğrenmek istiyordu. İlk başlarda buna şiddetle karşıydım lakin artık öğrensinler istiyorum. Ben bir şeyleri anlatamıyordum onlar bizzat seyirci olarak öğrensinler. Neden zayıflık gösteremediğimi, neden kontrolcü olmam gerektiğini ve en önemlisi neden böyle olduğumu öğrensinler istiyorum. En yakınımdakiler tarafından o kadar çok yargılandım ki, artık bitsin istiyorum. Hani diyorlar ya, "Sormuyoruz çünkü doğru cevaplar almayacağımızı biliyoruz," diye, ama kimse de gerçek anlamda sormadı ki. Ben cevapları onlara veremiyordum lakin onlar da hiç ısrarcı olmamıştı.

Ben öğrenirdim. Sevdiklerim bana içinin yangınını anlatamıyorsa ben ne yapar eder bir yolunu bulur öğrenirdim.

Fakat kimse beni öğrenmek istememişti. Anlatmıyorsam gerçekten birilerinin merak etmediğini bildiğimdendir.

"Yine daldın." Yavuz elini omuzuma koyunca bana yönelik endişesini gizleyemiyordu. "Zihnine girdiğimizden beri fazla durgun gibisin." Kendimle yüzleştiğim için bu olağan bir durumdu. Doğrularımı ve yanlışlarımı film izler gibi uzaktan izliyor ve kendi eleştirimi yapıyordum. Hayatım film olmuş gibiydi ve ben seyirci konumundaydım. Dışarıdan bir bakış açısıyla her şeyi daha iyi anlıyordum.

O gün geldi çattı Suzan Hanım. Zihnime olan bu yolculukta yıllardır kaçtığım yüzleşme yaşanacak ve sadece birimiz çıkacak buradan.

Bakalım ikinci kez kardeşimi senden korumayı başarabilecek miyim?

"Film gibi geliyor Yavuz," dedim. Itır'ın kapıya yaklaşıp kendi masumiyet testini yaptığını izlerken iç çektim. "Uzun yıllar sonra hayatım bana film gibi geliyor ve finali beni korkutuyor."

Güldü. "Bu senin filminse korkmana gerek yok kardeşim."

"Neden?"

"Çünkü başrol ölürse film biter."

"Peki ya filmin son dakikalarına girdiysek?"

Bu soru onu rahatsız etmiş gibi bana döndü. "Ne demek istiyorsun?"

Gözlerim dolduğunda ona gülümsemek için kendimi zorladım. "Peki ya başrol finalde ölüyorsa?"

Yutkunarak bakışlarını kaçırdı. "Ben mutsuz son sevmem."

"Ben de mutlu son bilmem..." Mutluluk hiç sahip olmadığım bir duyguydu. Çok garip değil mi? Hayatımda arzuladığım her şeye bir şekilde sahip oldum, ama asla sahip olamadığım tek şeyin adı mutluluktu. Evet, gerçekten de çok garipti.

Itır'ın elini uzatmasıyla kapının menteşelerinden kanlar akmaya başlayınca hemen uzaklaştı. "Saçmalık!" diyerek kaşlarını çattı. Masumiyet testinden başarısız olmak onu kızdırmıştı.

Erkekler önceliği kadınlara verdiği için sıra Doğa'ya gelmişti. O da yürüyüp kapıya yaklaştı. Derin nefes alıp elini kapıya uzatınca aynı belirtiler görüldü ve kapı kanadı. Doğa'nın başarısız olması herkesi şaşırtmıştı çünkü kadınlarda masum gördükleri tek kişiydi. Asil, "Kapı bozuk olabilir mi?" deyince güldüm. Kapıya tuhaf bakışlar atıyordu çünkü Doğa'dan çok emindi.

MEDUSANIN ÖLÜ KUMLARI (Kitap Oluyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin