f i n a l

9.3K 627 314
                                    

"b..ben ne diyeceğimi bilemiyorum, Jungkook-" sözümü tamamlamama izin vermeyip, işaret parmağını dudağıma bastırdı.

"bir şey söylemeni istemiyorum zaten, Alkyone. Sadece hislerimi söyledim." deyip tam ayaklanmıştı ki onu kolundan tuttum ve dudaklarını öpmeye başladım. İlk önce şaşkınlıktan olsa gerek bir süre karşılık vermedi, daha sonrasında öpmeye başladı dudaklarımı.

O kadar şehvetli, o kadar hızlıydı ki bu öpüş, ona karşılık vermekte zorlanır duruma gelmiştim ilerleyen zamanlarda. Elini tişörtümün içine soktu ve çıplak sırtımı okşamaya başladı. Birkaç saniye sonra tişörtünü çıkarmak için eteklerine yapıştım, anında geri çekilip çıkarmama yardım etti. Daha sonrasında o da benim askılı tişörtümü çıkarmıştı. Ben sütyenimle o da çırılçıplak kalmıştı, tekrar dudaklarıma yapıştı. Bütün ağırlığını üzerime verdiğinde sırtımı yatakla buluşturdum o da anında üstüme çıktı. 

Bir süre daha dudaklarımda oyalandıktan sonra dudakları, başka rota çizip kendine dudaklarımdan ayrıldı ve boynuma indi. Çok arsızca hareket ediyordu ki dudakları boynumda, izlerinin çıkacağına yemin edebilirdim. Ama bunu umursamadım ve ona daha çok yer açabilmek adına hafif sağa yatırdım başımı.

Yeri geliyor emiyor, yeri geliyor dişlerini bastırıyor aç bir vampir gibi, yeri geliyor narince öpüyor sanki canımın acımasından korkuyormuş gibi. Ondan etkileniyordum. O kadar çok inlemek istiyordum ki zevkten, ama hava aydınlıktı ve birazdan bizimkiler uyanırdı. Sesimin duyulmasından korkuyordum.

Bu sefer dudakları boynumdan daha aşağılara indi ve sütyenimden taşan göğüslerime geldi.
Her dokunduğu yer alevlenmeme neden oluyordu.

Ben yanmaya hevesli bir kordum, o da beni yakmaya hevesli bir kibrit gibiydi. Bana değdiği anda alevlenip yanmaya başlıyordum. Ve ben yandıkça onu da yakıyordum.

Birkaç öpücük kondurduktan sonra tam eli sütyenimin kopçasına gitmişti ki kapı çalmıştı.

Anımda kafasını kaldırdı ve kapıya baktı. Daha sonrasında göz göze gelmiştik.

"Alkyone, uyandın mı kızım?" bu annemdi ve kesinlikle birkaç saniye sonra içeriye girecekti.

Ben böyle şansın ta içine okuyaydım! Of anne ya, tam zamanında geldin, ne güzel kızın biraz daha geç gelseydin milli oluyordu!

"hassiktir.." dedi ve tişörtünü yerden alıp üstümden kalktı.

"banyoya gir." diye fısıldadım ve ben de yerdeki tişörtümü alıp örtünün altına sokup kendim de içine girdim. Jungkook da yavaşça banyonun kapısını kapatmıştı.

Birkaç saniye sonrasında kapı açıldı ve içeriye annem girdi. Ne yaptığını göremiyordum, çünkü eğer kafamı örtünün altından çıkarırsam boynumdaki morlukları fark ederdi ve bu da hiç iyi olmazdı.

"daha uyanmadın mı, Alkyone! Öğlen olacak şimdi." deyip yatağıma oturmuştu sanırım. Çünkü yatağımda bir baskı hissetmiştim.

Tam elini örtüye koyup aşağı asılacaktı ki, durdurdum onu.

"biraz daha uyuyayım, Yora! Lütfen.." dediğimde sıkıntılı bir şekilde nefes verdi. Anneme gittiğinden beri bir kere bile anne dememiştim, her telefon konuşmamızda ona ismiyle hitap ederdim, o da bunu sorun etmezdi.

"seninle önemli bir şey konuşmam gerek." dediğinde sadece başımı açmış, boynumu gizlemeye devam etmiştim.

"evet, dinliyorum?" dediğim sıra derin bir nefes aldı.

"Jungkook'un koruman olmasını istemiyorum, Alkyone. Bunu babanla konuşacağım eğer sen de kabul edersen." dediğinde kaşlarımı çattım.

Tanrı aşkına anne, neden ilk zamanlarda gelmedin o zaman buraya? Ya da gelmemen iyi oldu çünkü Jungkookla tanışamazdım.

thief ⚘ jeon jungkook ✓Where stories live. Discover now