"babam hiçbir şey bilmiyor, bir hırs-" aniden kolumdan çekilip bir odaya sokulduğumda karşımdaki bedene çevirdim bakışlarımı. Beni kendisi ile duvar arasına almıştı yine.
"bana hırsız demeyi kes!" diye bağırdığında kaşlarımı çattım. "hırsız değil m...
Kaşlarım tekrar çatılırken babamın bir şey çakmaması için elini tuttum ve "ben de alkyone, memnun oldum." dedim.
Babama dönüp "beni kime emanet ettiğini biliyor musun?" dediğimde karşımdaki, adının jungkook olduğunu yeni öğrendiğim hırsız kızarıp bozarıyordu.
"evet, jungkook uzun bir zaman güvenlik örgütünde çalışmış, dövüş biliyor. Seni emanet edebileceğim en iyi ve güvenilir biri." Dolaptan dosya aldı ve masasına oturup karıştırmaya başladı.
"sen bugün çalışmaya başlayabilirsin, jungkook, evdeki dadı sana odanı gösterir." dediğinde babamın hiçbir şey bilmemesine küfrettim.
Beni bir hırsıza emanet ediyordu, bir hırsız güvenlik örgütünde nasıl çalışmış olabilirdi?
Sinirle odadan çıktım ve ilerlemeye başladım.
"babam hiçbir şey bilmiyor, bir hırs-" aniden kolumdan çekilip bir odaya sokulduğumda karşımdaki bedene çevirdim bakışlarımı. Beni kendisi ile duvar arasına almıştı yine.
"bana hırsız demeyi kes!" diye bağırdığında kaşlarımı çattım. "hırsız değil misin? Gece gece bir insan niye tanımadığı birinin evine girer ki? Hırsızsın işte ve ben bunu babama söyleyeceğim!"
Kolumu daha çok sıktı ve yüzünü yüzüme yaklaştırdı.
"eğer öyle bir şeyi babana söylersen işin biter, tekrar hatırlatmama gerek var mı?"
O kadar ciddi bakıyordu ki, bir an bedenim ciddiyetliğiyle titredi.
"ayrıca ben hırsız falan değilim, benim olanı almaya gelmiştim sadece." dediğinde tek hamlede ittirdim. Bu yakınlıktan büyük bir miktarda rahatsız olmuştum.
"senin olan bir şeyin bizde işi ne tanrı aşkına?"
"orası seni aşar, güzelim." deyip geçmem için önümden çekildiğinde geçip gittim ve odadan çıktık.
Bu adam kesinlikle azılı bir katildi ve kimlik değiştirmişti, beni de öldürecekti. Kesinlikle böyle hissediyordum.
Arabama bineceğim sırada elimden anahtarımı alıp kendisine bakma sağladı.
"arabamın anahtarını verir misin?"
Gülümsedi.
"hayır, Bay Lee arabanı benim kullanacağımı ve anahtarı elinden almamı söyledi." dediğinde saygı ifadelerini kullanmamış olması sinirimi bozmuştu.
Ofladım ve ön koltuğa oturup Jungkook'un arabamı çalıştırmasını izledim.
Yandan profili güzeldi, kulağındaki sallanan küpeleri rüzgarla dans ediyordu, kolunda ise küçük yazıyla yazılmış bir dövme vardı.
contrapposto* yazıyordu. Anlamı ne bilmiyordum ama dikkatimi çekmişti.
"baban neden korumaya ihtiyacın olduğunu anlattı. Bu yaşında bilmediğin yerlere gidersen öyle olur." dediğinde düşüncelerimden ayrıldım.
"bu yaşında dediğin on dokuz ve artık reşit bir kızım bu yüzden her yere gidebilirim."
"her yere gidebilirsin ama kendini koruyamazsın, alkyone. Neyse, zaten artık böyle şeylere maruz kalmayacaksın."
Gözlerim dolmuştu. O gün aklıma geldikçe deli oluyordum. Bir grup erkek tarafından barda sözlü tacize uğramıştım, sarhoştum ama o anı hatırlıyordum. Eğer Yoongi oppa gelip beni kurtarmasaydı kim bilir neler olacaktı?
"alkyone, beni duyuyor musun?"
Gözlerimdeki yaşları eski yerlerine yolladım ve Jungkook'a döndüm. Sinirlerim bozulmuştu.
"sadece işini yap Jungkook, özelime girme ve bir daha yalan söyleme."
Onun inmesini beklemeden arabadan indim ve hızlı adımlarla odama doğru ilerledim.
Bu hırsız her kimse daha ilk günden sinirimi bozmuştu.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
*'sanatta insan figürünün klasik duruşlarından biri' anlamına gelir ve italyancadır. yorum yapınız ve oy veriniz lütfen. yeni bölüm için 30 oy.
