z e h n

12.4K 860 539
                                    

ben geldim yine ehe;
feelsli bir bölüm yazmaya çalıştım bilmiorm ne kadar oldu ama umarım beğenirsiniz
şimdiden söyleyeyim dedim heyecanlanın sonuna kadar ;d

Dadının odamıza dalmasının ardından da on dakika geçmişti ve yanaklarım kızarmış bir şekilde yatakta oturmuş, Jungkookla bakışıyordum.

"ne bakıyorsun?" diye sordum tek kaşımı kaldırarak. "senin yüzünden dadının suratına bakamayacağım uzun bir süre." dediğimde eliyle oynamayı bıraktı.

"bir şey olmaz." dedi

"bu rahatlığın beni öldürüyor, Jungkook. Şimdi odamdan çıkar mısın?" Güldü ve başını olumsuz anlamda salladı.

"gitsene?" bu gülüşü ürpermeme neden oluyordu. Sanki karşımda Pennywise varmış gibi hissediyordum. "gülmesene." dedim ve ellerimi vücuduma sardım.

Bir süre daha bakıp ayağa kalktı ve bana gelmeye başlamışken hızlı bir şekilde ayağa kalktım, karşısında dikildim. "çıkıyor musun, çıkmıyor musun?" dediğimde elini belime atıp beni kendisine çekmişti.

Cıkladı. "teşekkürümü almadan gitmeye niyetim yok." dedi. Bu çocuk kesinlikle belirttiğim gibi bir sapıktı ve istediğini almadan gitmeyecekti.

"ben de o zaman hırsız var diye bağırırım. Yardım edin hır-" tam bağırmaya başlamıştım ki boşta kalan eliyle ağzımı kapatıp bağırmamı engelledi.

"ne yapıyorsun?" kaşlarını çatmıştı. Gülümsüyordum ama göremiyordu, avucuyla hissediyor olmalıydı. Tek kaşımı kaldırdım.

"tamam tanrının cezası gidiyorum ama bu tekrar gelmeyeceğim anlamına gelmiyor Alkyone." deyip göz kırptı ve elini ağzımdan çekip burnuma dokundu. Arkasını dönüp ilerlerken durdu ve öpücük yolladı, ben de orta parmak çekmiştim karşılık olarak. Yüzünü buruşturdu ve "ayıp." dedikten sonra odamdan çıktı. Ardından hemen kilitlemiş ve derin bir nefes almıştım. Yanaklarım alevler içindeydi. Bedenim de öyle. Dokunduğu yerler küle dönmüştü bile.

Derin bir nefes aldım. Kendine gel Alkyone...

Ellerimi yüzüme sürttükten sornabanyoya ağır adımlarla gidip duşumu aldım ve güzel, huzurlu uykuma daldım.

...

Dadının beni uyandırmasıyla gözlerimi açtım ve gerindim.

"günaydın bebeğim." dediğinde gülümsedim ve "günaydın dadı!" dedim karşılık olarak.

"kahvaltın hazır." başımı olumlu anlamda salladıktan sonra banyoda işimi hallettim, odamdan çıkıp yemek odasına ilerledim.

Jungkook da oradaydı ve tekrar yanaklarım kızarmaya başlamıştım ayrıca da gerilmiştim. Her zamanki yerime oturdum hiçbir şey söylemeden.

Kendi evimde bile bu adamın yaptıkları yüzünden artık rahat olamayacaktım!

Sana lanet girsin Jungkook!

Hızlı bir şekilde yemeğimi yedikten sonra "alışverişe gideceğim, anahtarımı verir misin?" dedim yüzüne bakmadan.

"hayır, ben de seninle geleceğim." Kaşlarımı çattım ve bakışlarımı sinirle yüzüne çıkardım.

"ya sen özel nedir bilmez misin?" gülümsedi.

"seni kızdırmak hoşuma gidiyor diyelim." dediğinde göz devirdim.

"al götüne sok o anahtarı!" dedim ve hızlı adımlarla odama geçtim. Ardımdan bağırmıştı:
"sen de ayıp nedir bilmiyorsun ama!"

Hah! Dinime küfreden de müslüman olsa, sen biliyorsun sanki!

thief ⚘ jeon jungkook ✓Where stories live. Discover now