"babam hiçbir şey bilmiyor, bir hırs-" aniden kolumdan çekilip bir odaya sokulduğumda karşımdaki bedene çevirdim bakışlarımı. Beni kendisi ile duvar arasına almıştı yine.
"bana hırsız demeyi kes!" diye bağırdığında kaşlarımı çattım. "hırsız değil m...
"ne saçmalıyorsun cidden Jungkook?" yanaklarım kızarmıştı, Yoongi'nin karşısında resmen rezil olmuştum.
Salak salak konuşuyor ve beni deli ediyordu. Amacı neydi anlamamıştım. Bu nasıl tanışmayı isteme şekliydi? Aptalca davranıyor ve sinir kat sayılarımı arttırıyordu her seferinde.
Kesinlikle sinir hastası olacaktım.
Yoongi gülmeye başladı.
"bizi cidden sevgili mi sandın?"
Jungkook tek kaşını kaldırmıştı.
"hayır."
Yoongi aniden ciddi hale büründü. "neyse, ufaklık. Mutlaka görüşelim bir ara." deyip göz kırptı ve yanımızdan uzaklaştı.
"sana ufaklık mı dedi o?" deyip dişlerini sıktığında göz devirdim.
"az önce bizi sevgili kalıbına sokan sen değil miydin Jungkook? Ve evet, ufaklık dedi. Senden daha havalıydı hem de." dedim ve önden yürümeye başladım.
Çift kişilikli falan mıydı?
Arkadan mırıldanıyordu. Ne dediğini anlayamıyordum ama sinirli olduğuna kalıbımı basabilirdim.
Sınıfa ilerlerken aniden kolumdan tutup beni rastgele bir boş odaya soktu ve ardından kapıyı kapattı.
"demek havalıydı öyle mi?"
tek kaşını kaldırmış bana bakıyordu. Burnundan soluyordu. Kudurmuştu, bunu kullanmalıydım.
"evet, öyle."
Tutmuş olduğu bileğimi bıraktı ve gülümsemeye başladı.
"sen salaksın." deyip odadan çıktı.
Hahladım ve ben de arkadından çıktım. Sinirli bir şekilde sınıfa doğru yürüyordu. Rastgele bir yere oturduğunda bende ondan uzak bir yere oturmuştum. Beni çıldırtmıştı.
Birkaç dakika sonra yanına oturan kızla muhabbet etmeye başladığında onlara bakmamaya başlamıştım. Umrumda değillerdi, kesinlikle. Ama kız niye bu kadar yakındı?
Not tutmaya devam ettim.
Çantamdan telefonum titrediğinde elime aldım ve gelen bildirime baktım.
Yoongi mesaj atmıştı! Bana!
okul çıkışı bir şeyler içmeye gidelim mi? hem bana olan borcundan bahsediyordun. ödemiş olursun?
Gülümsemem büyürken hemen yanıtladım mesajını.
tabii ki. yarım saat sonra dersim bitecek. kapının önünde buluşuruz.
"bana persephone'nin hades'in ona bu ismi vermeden önceki ismini söyle." dediğinde gülümsedim.
Bilmediğimi sanıyordu ama biliyordum.
"Kore, efendim." dediğimde aniden ciddileşti.
"aferin, bir daha derste telefonla oynama. Bundan nefret ederim." dediğinde başımı olumlu anlamda salladım.
Ders bittiğinde Jungkook'u umursamadan hızlı adımlarla Yoongi ile buluşacağımız yerde onu beklemeye başkadım. Birkaç dakika sonrasında geldiğinde bir kafeye gitmiştik.
Sigara içmek serbest olduğundan Yoongi kendisi için çıkarmış bana da uzatmıştı. Sonrasında "ah, sen içmiyordun, değil mi?" deyip kutusunun kapağını kapatmıştı.
Bu gülümsememe neden olmuştu. Sigara içişi, parmaklarına yakşmış olması kahrediyordu.
Sigarayı, dumanını sevmezdim ama bu şuan hiç önemli değildi.
Birkaç saat daha konuştuğumuzda hava kararmıştı ve Yoongi beni eve bırakma inceliğini göstermişti. Güzel bir gün olmuştu. En azından kendi adıma bunu kesin bir dille söyleyebilirdim.
Eve vardığımda babam ve Jungkook ayakta bana dönmüş bir şekilde bakıyorlardı. Kaşlarını da çatmışlardı.
"neredeydin sen?" babam yanıma gelip beni kokladığında yüzünü buruşturdu.
"leş gibi sigara kokuyorsun. Sigaraya mı başladın?"
"hayır baba." dedim ve çantamın omzumdan düşmesini engellemek adına tuttum.
Jungkook bana doğru bir adım atmıştı.
"sevgilinle mi beraberdin?"
Babam bir jungkook'a bir de bana bakarken şaşkın gözlerimle vücudunu inceledim. İşte bunu yapmayacaktın, cici çocuk.
"evet, sevgilimle beraberdim ve güzel zamanlar geçirdim."
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
jungkook amacın ne yavrum eığwşsjcdo malkyone senin bu davranışların beni bir gün öldürecek ıwüqsnşwdj
bazen kurgunun kötü olmaya başladığını düşünüyorum :/
