f ü n f z e h n

10.6K 789 281
                                    

Jungkook'un kaşı kanıyordu!

"sen.." dedim ve kaşlarımı çattım. "burada ne yapıyorsun? ayrıca bu kaşının hali de ne böyle!"

Yüreğim ağzıma gelmişti, korkudan bayılabilirdim birkaç dakika önceleri. Sessizce eve girmişti bir hırsız gibi.

Ben dışında her yere bakmaya başladı. Yaklaştım.

"annemin odasında ne arıyorsun?" Kaşındaki kan yanağına doğru süzülmeye başladığında bir şeyler yapmam gerektiğinin farkına vardım.

"ilk yardım... evet, ilk yardım çantasını arıyordum. Geçen elimi kestiğimde dadı bana burada olduğunu söylemişti de.." dediğinde kaşımı çattım.

Mutfakta da vardı?

Bunu önemsemedim ve belimle hafifçe ittirdim bedenini ve ilk yardım çantasını alıp yatağa ilerledim. Jungkook da yanıma oturmuştu.

Yavaş ve narin olmaya özen göstererek yavaşça kaşını silmeye başladım.

"nasıl oldu bu?" dediğimde birkaç saniye durakladı, sonrasında derin bir nefrs aldı. "önemi yok, boşver." Silmeye devam ederken eliyle elimi kavradı. Gözlerine bakmaya başladım.

"acıyor mu?" Saçmalamaya başlamıştım sanırım, her heyecanlandığımda saçmalardım. Yutkundum.

Gözleri hem gözlerim hem de dudaklarım arasında mekik dokuyordu sanki. Tekrar yutkundum. Yanaklarım kızarmaya başlamıştı, kalbim artık normal rayından çıkmış, saaatte dört yüz kilometre hız yapan porsche gibiydi sanki.

Dudaklarını dudaklarıma yaklaştırdığında gözlerimi yumdum.

Öpmeye başlamıştı.

İster istemez karşılık vermeye başlamıştım. Hızlı hızlı öperken dudaklarımı, aniden üst dudağımı dişlemesiyle ağzına inlememi bırakmıştım. Eli sırtımı keşfe çıkmıştı sanki, yavaş ve narin bir şekilde dolaştırıyordu işaret parmağını sırtımda.

Nefessiz kalana kadar öpüştükten sonra geri çekildim. Nefes alış seslerimiz birbirine karışırken yanaklarımın birden kızarmaya başladığını hissettim.

"ben.. ben gitmeliyim." dedim ve koşar adım annemin odasından çıktım. Odama girip kapıyı kapattıktan sonra kapıya yaslandım. Ellerimi kalbimin üstüne koydum.

Az önce Jungkook'la öpüşmüştüm!

'sanki hiç öpüşmedin' diye bağıran iç sesimi duymazlıktan geldim ve kendimi yatağa attım.

Uyumalıydım, tabii bu, kalple ve yanmaya devam eden yanakla ne kadar mümkün olabilirdi ki!

Öyle de oldu, yatakta, uyumaktan başka her şeyi yapmıştım. Birden şimşekler çakmaya başladığında aniden ayaklandım. Elektrikler de gitmişti! Ve ben bu durumdan çok korkardım!

Genelde böyle havalarda dadıyla beraber uyurdum ama şuan yoktu, babam da öyle. Evde sadece ben ve Jungkook vardık. Bu durum beni birazcık gerse de çakan şimşeklere daha fazla dayanamadım ve kendimi birkaç dakika sonra Jungkook'un kapısını tıklatırken bulmuştum.

"Jungkook, uyudun mu?" dediğimde içeriden "hayır." demiş ve eklemişti. "gelsene."

Kapıyı açıp içeriye girdim, elektirikler olmadığı için kısık ay ışığı dışında odayı aydınlatan hiçbir ışık yoktu ve yeterli olmadığı için hiçbir şey görmüyordum.

"şey.. ben şimşeklerden korkarım da yanında uyuyabilir miyim?" dediğimde gülmeye başladı. Sanırım yatakta oturuyordu.

"benimle yatmak için başka bir bahane bulamadın mı?"

kaşlarımı çattım.

"hayır yalan değil, ciddiyim!" aniden şimşek çaktığında hızlıca yatağa attım kendimi. Jungkook da hala gülüyordu.

"komik olan ne!" dedim ve pikenin altına girdim.

Ben girdikten sonra o da girdi ve beni kendisine çekti.

"reşitim reşitim diye geçiniyorsun ama hala çocuk gibi davranıyorsun.." deyip saçıma öpücük kondurdu.

"iyi geceler, ufaklık."

ulaaan malkyone biliyosun sen de işini buldun tabii gül gibi çocuğu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

ulaaan malkyone biliyosun sen de işini buldun tabii gül gibi çocuğu .d

100 oy ve 70 yorum

thief ⚘ jeon jungkook ✓Where stories live. Discover now