1: Merhaba, uzaylım.

68.7K 3.1K 5.4K
                                    

"Merhaba, uzaylım"

Saçları birbirine girmişti uzanan kırmızı saçlı arkadaşımın. Gözleri kapalıydı ve kaşları her zamanki gibi çatıktı. Son zamanlarda artırdığı spor dozajı nedeniyle şişmeye başlayan göğsü derin derin inip kalkmaya devam ederken ben kıkırdayarak nemlenmiş saçlarını parmaklarımla alnından uzaklaştırıyordum ki bileğimi yakalayıp beni durdurmuş, bir şey demeden elimi itmişti.

Uzandığı yerden doğrularak oturur pozisyona geldiğinde sırtını yaslayacak bir yer arar gibi arkasına bakmıştı. Biraz ilerideki duvarla göz göze gelse de muhtmelen üşendiği için olduğu yerde kamburlaşarak derin nefesler alıp vermeye başlamıştı.

"Neden buradasın?"

Gözlerini sonunda bana çevirdiğinde ona şirince gülümsemiş ve omuz silkmiştim.

"Evde canım sıkıldı ve ben de derse geleyim dedim"

"İyileşmediğin gözlerinden ve burnundan belli. Yatağından kalkmaman gerektiğini söylemiştim sana. Neden beni dinlemedin?"

"Annem eğer iyi hissediyorsam gidebileceğimi söyledi çünkü" dediğimde gözlerini devirmiş ve hareketlenerek yavaşça ayağa kalkmıştı. "Eğer işin yoksa çıkışta birlikte bir şeyler içelim mi?"

"Çok yorgunum Jungkook, eve gidip uyumak istiyorum"

Anladığımı belirten mırıltılar çıkartarak başımı salladığım sırada birinin ismimi söylediğini duymuş, bakışlarımı o yöne çevirmiştim. Bakış açıma giren Hoseok hyungla birlikte kocaman gülümseyerek el sallamış, aynı zamanda da ayağa kalkmıştım.

"Seni özledim, iyileştin mi?"

Hoseok hyung, burada benim Taehyungdan sonra en yakın olduğum kişiydi.

"İyileştim sayılır hyung" demiştim beline sarılarak. Hemen beni kollarının arasına alarak sallanmaya başlamıştı. İstemsizce kıkırdarken tişörtümün ucunun tutulduğunu hissedince gülüşümü dondurmuş ve elin sahibine, yani Taehyunga bakmıştım.

"İyileşmedin. İnsanlara hastalık bulaştıracaksın. Sarılma çok"

"Doğru, hyung. Tam olarak iyileştim sayılmaz. Sana da bulaştırmayayım" diyerek ondan ayrılsam da o bunu önemsemediğini söylemişti. Yine de daha sağlıklı bir ortam olması için ona sarılmayı bırakmış, biraz ötesinde durmaya başlamıştım.

"Ee? Çıkışta işin var mı? Sana sormuyorum Taehyung çünkü bahane bulmaktan sıkıldığını düşünüyorum ve seni hiç o zahmete sokmuyorum."

Sözleri kıkırdamama neden olsa da Taehyungun keskin bakışları susmamı sağlamıştı.

"Bana sözü var, geç kaldın" dediğinde anlam veremeyen bakışlarım ona dönse de onu bozmamıştım.

"Evet hyung, Taehyunga söz verdim. Sadece iki dakikacık daha erken gelseydin keşke" diyerek baş ve işaret parmağımı birbirine yaklaştırdığımda bileğimi tutup parmaklarımın üzerine öpücük bırakmıştı. Ben hemen fangirl havasına girerken o da kıkırdıyordu. Ortamda somurtan tek kişi her zamanki gibi Taehyungdu.

"Mikroplu elini öpme şunun. Hadi Jungkook, gidelim" diyerek önden yürümeye başlayınca Hoseok hyunga veda edip el sallayarak onun peşinden yürümeye başlamıştım. Birkaç adımda yanına ulaştığımda ona bakıyor oluşumu görmezden gelmişti.

"Ne zaman söz verdim acaba ben sana?" Dediğimde kaşlarını kaldırmış ve bir an durup bana bakmıştı.

"Onunla gitmek istiyorsan şimdi git" demişti gayet net bir tavırla. "Ben eve gidiyorum"

Friends; taekookWhere stories live. Discover now