" Daha önce gelmeliydiniz." demişti Namjoon sırıtırken. Omuz silkip bakışlarını Jimin'in gözlerinden çekip, konuşma sırasında her zaman yaptığı gibi elini Jimin'in bacağına koymuştu. Jimin'in sırtı gerilmiş, kafasını hafifçe yana eğerek boynunu kütletmişti. " Geçen gece İtalya'nın en büyük gece kulüplerinden birine gittik. Dün yogaya başladım, Jimin sayesinde sağlıklı besleniyoruz ve sürekli içiyoruz. Yani anlayacağınız epey iyi gidiyor hayat bizim için."

        " İşte biz de." demişti Yoongi iç geçirip biten içeceği arabanın koluna sıkıştırırken. " İstisnasız her gün köpek gibi çalıştık. İstifa ediyorum. Emekli olup Seokjin'le balık tutabilirdik." Jungkook ön koltuktan ona elindeki su şişesini fırlatmış ve kaşlarını çatmıştı. " Memnuniyetsizsin sen. Oysa sen biraz daha rahat uyu diye eve gelmiyorum ben."

      " Geldik efendim." demişti taksici, söyledikleri adresin önünde dururken. Dilini anlamadığı bu dört adam susmadan konuşmuş, bir an olsun bile susmamışlardı. Zaten ne dediklerini anlamıyordu, adamın kafası şişmişti. Jungkook kapıyı açıp kendini direkt Kapri'nin renkli sokaklarına bırakırken sevinçle gülümsemiş ve şapkasını kafasına geçirerek süzmüştü etrafı. Hafif bir rüzgar esse bile, güneş gökyüzünden onlara sırıtıyor hafifçe bunaltıyordu onları. Jungkook derin bir nefes alıp birkaç adımda denizin kenarına geçmiş, teknelerin arasında yüzen balıkları izlemişti. En son böyle bir tatile Malta'ya gitmişti ve Kapri kesinlikle Malta'dan daha canlı görünüyordu.

     " Denizi ilk defa görmüş gibi davranmayı bırak Jungkook. Gel de valizleri taşımamıza yardım et." Jungkook göz devirip Yoongi'nin elinden iki valizi de almış, Namjoon'un peşinden kalacakları otele doğru yürümeye başlamıştı. " Denize bakan bir oda istiyorum."

    " Altı saat önce rezervasyon yaptırdık, ben olsam bizi bodrum katına atardım." Jimin Namjoon'u koluyla dürtüp kaşlarını çatarken omuz silkmişti. " Beni sinirlendirmeseler iyi olur, bir de otel satın almak istemem."

     Yoongi ona 'görgüsüzsün' bakışını atarken Namjoon lobiye varmış ve valizleri bir kenara bırakmıştı bile. " Jungkook ve Jimin kimliklerinizi verin de odaları alayım."

     Jimin cüzdanından pasaportunu ve cüzdanını çıkartıp Namjoon'a uzatmış daha sonra da kendini girişteki rahat koltuğa bırakmıştı. Jungkook'da onun yanına kendisini attığında ikisi de yorgunluklarını hissetmiş ve birkaç dakika konuşmamışlardı. " Denize girmek istiyorum artık." diye mırıldanmıştı Jungkook bacaklarını sallarken. " Tişörtsüz ama. Yemin ediyorum sıkıldım böyle porselen bebek gibi dolaşmaktan."

      " Bana bak çocuk." demişti Jimin ona dönüp tehdit edercesine parmağını sallarsan. " Sırf sen dalga geçeceksin diye tişörtle gezemem göğsüme piercing yaptırdım bunun hakkında bir kelime dahi duymak istemiyorum." Jungkook gözlerini sonuna kadar açıp ona dönerken üzerindeki tişörtün yakasına uzanıp çekiştirmiş ve kafasını içeriye doğru sokmaya çalışmıştı. Jimin hızla onun kafasına vurup onu geri ittirirken Jungkook inlemişti acıyla. " Tabii pardon." demişti Jungkook bu sefer tişörtün uçlarını uzanıp tişörtü kaldırırken. " Gerizekalı." diye tıslamıştı Jimin ayağa kalkıp karşısındaki koltuğa otururken.

    " Bir tek kelebek dövmen kalmış." demişti Jungkook garsondan soğuk birayı alırken. Sırıtarak Jimin'e bakıyordu. " Ne?"

    " Ben sürtüğüm damganın birincisini yaptırmışsın ikincisi kalmış." Jimin göz devirip birasından büyük bir yudum almış ve başını ovuşturmuştu. " Aptal velet seni."

   " Odaları aldık." demişti Yoongi elindeki kartları ve kimlikleri düzenlerken. Jungkook sırıtmıştı. " Hyung Jimin'de ben sürtüğüm damgası var." Ellerindeki kimlikleri ve kağıtları düzenlemeye çalışan Namjoon ve Yoongi kafalarını kaldırıp birkaç saniyeliğine Jungkook'un yüzüne baksa da onu umursamadan geri dönmüşlerdi işlerine. " Kim kimle kalıyor şimdi?"

kiss me | nammin ✔️Where stories live. Discover now