Kapı çalıp hafifçe aralandığında kapıya dönüp karşısında duran adamı süzmüştü. Aldığı nefesi vermeyi unutmuş gibi, karşısındaki onu görmüyormuş gibi kafasını hafifçe eğmiş, onu baştan aşağıya süzmüştü. Saçlarını geriye atmış, yakası açık bir tişörtün üzerine hafif parlak kumaşlı bir gömlek giymişti. Uzun zamandır onu böylesine dar kotların içinde görmemişti ve bunun ona ne kadar seksi geldiğini unutmuş olmalıydı. Dudağını ısırıp bakışlarını aynada kendine çevirmiş ve gözlerini hafifçe kapatıp iç geçirmişti. Namjoon Jimin'in ona böylesine düşmesini görmemişti çünkü o da meşguldü. Gördüğü vişne kırmızısı dudakları, sarı saçları, göğsünü açıkta bırakan ve belinden oturan gömleği ona Namjoon'un hayal gücündekinden daha fazla yakışmıştı.

Her seferinde, her seferinde bir öncekinden çok daha güzel ve göz alıcı oluyordu. Namjoon artık kalbinin bunu kaldıramayacağını hissediyor, oturup bir soluklanmak istiyordu. " Jimin gömlek sana harika oldu."

" Hyung gönlümü almak için yalan söyleme." Namjoon gözlerini devirip aynada Jimin'in arkasına geçmiş, ikisinin aynada göz göze gelmelerini sağlamıştı. Jimin'in kafası onun önüne geçtiğinden Namjoon'un sadece gözleri görünüyordu ve aralarında boy farkı gözlerine çarpıyordu. " İlla ki
birilerinin sana iltifat etmesi gerekiyor değil mi?" Jimin sessiz kalıp omuz silktiğinde Namjoon omzuna koyduğu elini gömleğinin üzerinden hafifçe sürterek biraz daha ona yaklaşmış ve ona hafifçe sarılmıştı. Jimin aynadan kendilerine bakarken Namjoon kafasını çevirmiş ve birkaç saniye beklemişti. " Harika görünüyorsun, bunu seni tatmin etmek için söylemiyorum. Tanıdığım herkesten daha güzel ve daha büyüleyicisin ve seninle yaşamanın ne kadar zor olduğunu hiç bilmiyorsun."

Jimin'in iyi hissetmesi için içindeki hisleri ele vermeyi riske atarken, işe yararsa buna değeceğini iyi biliyor ve biraz daha az umursuyordu. Ayrıca Jimin herhangi birinin iltifatını istiyordu bu yüzden kimin söylediğinin bir önemi yoktu. Namjoon bunu bilerek aynada göz göze gelebiliyordu onunla. Bu onlar için flört etmek değildi ve bunun son derece farkındaydı.
" Bu gömleği giymeni istedim Jimin çünkü kendini sevmeni öğrenmeyi her şeyden çok istiyorum. Biliyorum zor fakat sen çok daha avantajlısın. İnsanlar seni farklı kıyafetler içinde daha iyi göründüğün için sevmedi. Tartıda eksilen sayı yüzünden sevmedi. Saç rengin için sevmedi." Ardından elini biraz daha aşağıya indirmiş, hızla atan kalbinin üzerine koymuştu. " İnsanlar seni kalbin için seviyor."

Gülümsemişti. " Ben de kalbin için seviyorum. Bunu da bir şekilde yanlış anlayabileceğini biliyorum o yüzden beni dinlememezlik etme. Unutma ben budist bir keşişim, yalan söyleyemem değil mi?" Jimin hafifçe kıkırdarken Namjoon'da gülümsemişti. Birkaç saniye sessiz kaldıktan sonra Jimin arkasını dönmüş, kollarını Namjoon'un beline sarmıştı. Kafasını göğsüne yaslarken Namjoon kafasını kaldırmış, iç geçirmiş ve ona sarılmıştı. Bu günler onun için epey zordu ve nasıl atlatacağını bilmiyordu. " Gerçekten." demişti Jimin boğuk sesiyle. " Gerçekten ne yaptım da tanrı beni seninle ödüllendirdi hiç bilmiyorum ama iyi ki yapmış."

Jimin'in kalbi tekledi. Nedenini bilmiyordu fakat bunun üzerine düşünmeye değil karşısındakine daha sıkı sarılmaya devam etti. Belki de Namjoon'un şansı buydu.

Birkaç dakika sonra, yüksek sesle müzik yankılanan arabanın içinde keyfi yerine gelmiş bir şekilde arabayı süren Park Jimin'i izliyordu Namjoon. Buranın oldukça ünlü, girişi bile oldukça pahalı olan bir kulübe gitmeyi seçmişlerdi. Jimin burayı biliyordu çünkü ilk gelişinde arkadaşları onu oraya götürmüşlerdi, fazla sorun çıkaracak bir yer olmadığını düşünüyorlardı her ikisi de. Namjoon birkaç dakika önce yaşadıkları anı düşünüyor, Jimin'in camdan yansımasına bakıyordu. Ona söylemek istiyordu aslında, sadece bunun ilişkilerini kötüye etkilemesinden ve eskisi kadar yakın olamamaktan korkuyordu. Güzel bir hayata başlamışlardı ve mahvolsun istemiyordu. Bir yandan da her şeyin daha güzel olabileceğini biliyor ve kesinlikle fazlasını istiyordu. " Buralar epey kalabalık." Jimin arabayı park etmek için kapalı otoparka girerken fark etmişti bunu. Burası gece hayatının epey ünlü olduğu bir yerdi ve epey eğlenceli görünüyordu. " Lütfen." demişti arabayı park edip kemerini açarken. " Bu gece beraber eğlenelim, bana bakıcılık yapma. O zaman sen de geriliyorsun ben de çünkü."

kiss me | nammin ✔️Where stories live. Discover now