9. bölüm

6.3K 269 137
                                    

Bölüm şarkısı: İkiye On Kala - Bütün İstanbul Biliyor

KEYİFLİ OKUMALAR AŞKOLARIM!!

BOL BOL YORUM BEKLİYORUM SİZDEN 0_0

*****

"İşte böyle,"

Helin'e anlatmayı bitirdiğimde heyecandan açtığı çenesini görünce kıkırdayarak elimi çenesine koyup ağzını kapattım. Gözlerini kırpıştırıp kendine geldiğinde kolumdan tutup sarstı beni. "Peki, bundan Koray'ın haberi var mı?"

Gözlerimi devirip "Tabi kide yok Helin, ölmek için çok gencim." Olayı dramatikleştirip masum bir hale bürünmüştüm. Bana abartma o kadar lan, dermiş gibi bakınca numara yapmayı kesip omuz silktim. "Henüz haberi yok ama elbet olur. Zaten beni kısıtlayan bir değil ama ne kadar kıskanç biri olduğunu tüm evren biliyor yani." Yine ve yine zil çalınca yanımdan kalkıp sırasına oturdu. Ders coğrafyaydı ve ben coğrafyadan nefret ederdim.

Hocadan saniyeler önce içeriye giren Doruk ve Talha'yı görünce bir oh çektim. Çünkü Kemosentez'in dersine geç girmek demek ölüm fermanını imzalamak demekti. Adı Kemalettin'di ama herkes ona Kemosentez diyordu. Müdür de dahil. Çünkü adam oksijen ihtiyacımızı karşılayan bitkiler gibi yeşil giyinirdi. Hemde yemyeşil...

"Teşrif ettiniz sonunda." Alaya almaya başlayınca Talha, gözlerini devirip saçlarımı karıştırdı. "Yolumuzu mu gözlüyorsun, sarışım?" Buzdolabı Doruk'un sesini duyunca alayla arkama dönüp "Bu domuzların uçmasıyla eş değer bir durum." diye mırıldandım.

"Niye uçmuyorlar mı?" Talha'nın cümlemi ne tarafından algıladığını sorgulamaya başlamıştım. Bu soruyu sorması ne kadar sorunlu olduğunu kanıtlıyordur umarım.

"Domuzları bilmem ama senin kafa uçmuş, Minik Panda."

Hocanın sınıfa girer girmez bağırmasıyla yerimde sıçramıştım. Sağır var sanki babasını satayım ne bağırıyorsun günaydın, diye?

Sıranın kenarına astığım çantamı alıp masanın üzerine koydum. Talha, uyuyacağımı anlayınca hırkasını çıkarıp çantamın üzerine koydu. Düşünceli pandam.

Ne kadar geçtiğini anlamadım ama adımın seslenilmesiyle, ya da böğürülmesiyle gözlerimi araladım. "Hey, Kayra Hanım. Uyumaya mı geldin okula sen?" Kemosentez'in sesi olduğunu anlayınca araladığım gözlerimi kapadım. "Evet, izin verirseniz uyuyacağım." O sabır çekerken ben uyumaya devam ettim. Zaten hiçbir şey yapamazdı, biz sayısalcı olduğumuz için genelde sayısal dersler üzerinden değerlendirilirdik. Bu rahatlığım ondandı yani. Yoksa nerede bende o yürek?

"Kayra, kalksana kızım." Başımı kaldırıp henüz tam olarak açamadığım gözlerimle etrafa baktım. Kimse olmadığını görünce gözlerimi ovalayıp beni uyandırmaya çalışan Doruk'a döndüm. "Bu kadar uyunur mu? Okul bitti, diğerleri aşağıda bekliyor bizi. Öldün sandık bir ara,"

"Biraz daha abart istersen,"

Ona gözlerimi devirip çantamı omzuma astıktan sonra Talha'nın ceketini alıp okulun çıkışına doğru yürümeye başladım. Arkamdan gelen adım sesleri Doruk'un peşimde olduğunun habercisiydi.

"Oo, uyuyan güzel de gelmiş, hiç gelmeseydin, Twin. Bak, ağaç olduk meyve veriyoruz."

"Abartma Koray,"

O hala söylenmeye devam ederken ben, Talha'ya doğru koşup beline atladım. Hazırsız yakalandığı için tökezledi ama artık alışmıştı habersiz atlamalarıma. Gülerek koşturmaya başladı. Kollarımı iyice boynuna sararken "Uçur bizi, Spaydi." diye bağırdım.

CİVCİV || TextingWhere stories live. Discover now