47. bölüm

2.3K 129 218
                                    

Doruk 🤤💙

Duncan Laurence - Arcade

Musmutlu okumalar dilerim!

*****

Doruk Ege Yenilmez'den:

"Talha, elin bir daha götüme yaklaşırsa o elini alır sana dikine sokarım."

Koray, Talha'yı kucağına çıkacakken durdurup ittirdi. Elif bıkkın bir tavırla Talha'nın yakasından tutup yanına oturttu. Talha, trip atar gibi kalçasını Koray'a çevirip kollarını göğsünde bağladı. Bu olanlar yetmezmiş gibi Helin ve Efe cephesinde de sular durulmuyordu. "Ya Efe, bıraksana saçımı. İlk okulda mıyız?" diye bağıran Helin'le birlikte çalışma salonundaki herkes bizim masaya bakmıştı. Pardon, fazlasıyla dikkatli bakmışlardı demek daha doğru olurdu. Koraylar sayesinde zaten sürekli burayı izliyorlardı.

Masadaki tüm gürültüye rağmen soru çözmeye çalışan Sarışın'ıma dönünce yüzüme engelleyemediğim bir gülümseme yayılmıştı. Üç saatlik soru çözüm saatimiz için çalışma salonuna çıkarılmıştık ve o, geldiğimizden beri pek sesini çıkarmamıştı. Bana da bu sessizliğinden faydalanarak onu izlemek düşmüştü.

Çok yoruluyordu, bunun farkındaydım ve müdahale etmeye çalışıyordum. Ama o izin vermiyordu. Haftada dört gün basketbol antrenmanına kalıyordu. Fırsat bulduğu her an soru çözmeye çalışıyor ve geri kalan zamanını da bana ayırıyordu.

Onu çok özlüyor olsam da bazen buluşmalarımızı birkaç bahaneyle erteliyordum. Benim yüzümden hayatını belirleyecek bir sınavdan düşük çekmesini istemiyordum.

Bacağımın üzerine attığı bacağını kendine çekip sallamaya başladı. O ayağını kaldırınca bacağımın uyuştuğunu fark etmiştim. Bakışlarım yüzünde dolandığında morlaşmış göz altları dikkatimi çekmişti ama sıkıntıyla iç geçirmesi dikkatimi dağıttı. "Bir şey mi oldu, Sarışın'ım?"

Kafasını hızlıca test kitabından kaldırıp bana döndü. Yüzüne yayılan samimi gülümsemesi sıkıntılı ifadesini azaltmıştı. Kalemi kitabın üzerine bırakıp vücudunu bana döndürdü. "Türevi tam anlayamadım sanırım Doruk ya," Eliyle kitabı işaret etti. "Testte on soru varsa yarısını yapamıyorum. Hoca anlatırken baya kolay gelmişti oysaki."

Asık yüzü benim yüzümdeki gülümsemeyi de alıp götürmüştü.

Test kitabını önüme çekip kalemi elime aldım. Türevi anlamamış olmasına sevinmiştim çünkü yapabildiğim bir konuydu, ona anlatabilirdim. Ama integrali sorsaydı işler tam tersine dönerdi.

Kurallarla ilgili olan soruları yapamadığını fark edince eksiğinin nerede olduğunu anlamıştım. Ortada duran post-itlerden birini çekip üzerine türevin kurallarını tek tek yazmaya başladım. Yazma işlemini bitirdiğimde kağıdı çözdüğü testin köşesine sabitleyip ona döndüm.

Ellerini yanağına yaslayıp gülümseyerek beni izlediğini görünce kalbimdeki çarpıntıya engel olamamıştım. Yine beni öldürecek kadar hızlı atıyordu. Hep böyle oluyordu. Bana bir kez gülümsese kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu, beynim işlevini yitiriyordu. Aklımı başımdan alıyordu.

Bilmiş bir ifadeyle kolumu dürtüp yazdığım notu işaret etti. Her onu izlemeye daldığımda böyle yapıyordu. Boğazımı temizleyip kendime gelmeyi denedim. O yanımdayken bu nasıl mümkün olabilirdi ki?

"Birkaç testi bu kurallara bakarak çözmeye çalış, sonrasında zaten hafızana yerleşmiş olacak. Sen bu şekilde dene, olmazsa anlatırım ben sana." Kafasını sallayıp göz ucuyla testlere baktı. Ani bir kararla testi önünden itip bana döndü.

CİVCİV || TextingWhere stories live. Discover now