Jimin titreyen elleriyle bardağı tutmuştu, o kadar güçsüz görünüyordu ki o an bu yüzden Namjoon bardağın altından tutarak ona destek veriyordu. Jimin iyice bunalmış ve kızarmış göründüğünden Namjoon bardağı kenara geri bırakmış,kalın sweattişörtünün uçlarından tutarak kaldırmak için Jimin'i beklemişti. Jimin kollarını kaldırdığında çıkardığı sweattişörtü bir kenara atmış ve tekrar ona sıkıca sarılmıştı. Şimdi ikisinin de teni birbiriyle temas ediyor, ikisi de rahatlıkla birbirlerinin kalp atışlarını hissedebiliyorlardı. Oda o kadar sessizdi ki, Jimin kafasını Namjoon'un göğsüne dayamış, büyüğünün düzensiz kalp atışlarını dinliyordu. Neden bu kadar düzensizdi ki? Onu endişelendirmiş olmalıydı. " Hyung be-"

    Namjoon onun kucağında birleştirdiği ellerini tutmuş ve susması için hafifçe bir ses çıkartmış ve baş parmağını yavaşça okşamıştı. " Şimdi konuşmayalım tamam mı? Senin güzel bir uykuya ihtiyacın var."  Yastığına vurarak onun uzanmasını sağlamış, daha sonra da üzerine ince pikeyi çekmişti. Jimin Namjoon kokan yastığa sarılırken dudaklarını hafifçe aralayıp iç çekmişti. " Hyung benimle kal."

    Namjoon birkaç saniye orada kararsızca beklese de, Jimin hafifçe ona dönüp baktığında pikeyi kaldırmış ve onun arkasına hafifçe uzanmıştı. Şimdi onun ensesine bakıyordu, kokusunu soluyordu. Jimin içki ve sigara kokuyordu. Tam da bu yüzden iyi bir uyku çekmesi gerekiyordu. Jimin cenin pozisyonu alarak yatakta iyice küçülmüş, bedenini Namjoon'a yaslamıştı. Namjoon ona güven vermek adına kolunu ince beline sarmış ve hafifçe fısıldamıştı. " Her şey çok güzel olacak. Şimdi kapat gözlerini."

     Diğer eliyle sarı saçlarla oynuyordu, bir yandan ne olduğunu son derece merak ederken bir yandan da bu ayrılığın bu kadar kısa sürmesi onu mutlu ediyordu. Jimin şimdi kollarının arasında yatıyordu. Neyin onu üzdüğünden emin değildi fakat ne olursa olsun yanında olacaktı. Bundan çok emindi. Jimin Namjoon'un belindeki elini tutmuş, hafifçe işaret parmağıyla daireler çiziyor ve uykuya yenik düşüyordu.

     Bilincini kaybedip yavaşça uykuya dalarken, kulağına fısıldanan sözleri duymadı. Duymaması belki de daha iyiydi.

     if i could choose my dream
     i just wanna stay next to u.


...


Saat on iki buçuğu geçerken ilk gözlerini açan Jimin olmuştu. Hafifçe gözlerini kırpıştırmış ve içinde olduğu gerçekliği algılamaya çalışarak gözlerini beyaz duvardan geriye doğru çevirmişti. Sıcak bir beden ona sıkı sıkı sarılmıştı, kolu karnının üzerinden diğer tarafa uzanıyordu. Sıcak nefes boynuna değiyor, içi gıdıklanıyordu.

Yanındaki Namjoon'du. Düzenli nefes alışından, görebildiği esmer teninden ve kokusundan onun olduğunu anlamak kolaydı. Jimin derin bir nefes almış ve şu anın son bir haftaki en huzurlu anı olduğunu fark etmişti. Diğer üyelerle her zaman fazla temas halinde olurlardı fakat Jungkook veya Namjoon'un böyle şeylerden çok hoşlanmadığını düşünür, onlara çok fazla yanaşmazdı. Fakat şimdi Namjoon'la beraber uyumuşlardı ve birbirlerinin verdikleri nefesleri alacak konumdalardı. Jimin birkaç saniye bunun garip olduğunu düşünmüştü. Fakat kendini yalnız hissetmiyordu. Çoğu zaman kurtulamadığı bu duygu şimdi ondan çok daha uzakta gibiydi.

O yüzden gözlerini kapatmış ve bu anın tadını çıkarmaya bakmıştı. Çok değil birkaç dakika sonra Namjoon uyandığında, kollarının arasındaki bedene bakmış ve uyuyup uyumadığından emin olmak için yüzünü incelemişti sakince.

Birkaç saniye yüzüne baktıktan sonra uyuduğundan emin olmuş ve kalkıp üzerini tekrar örtmüştü. Kapalı olan telefonunu açıp mutfağa yürürken gelen bildirimleri tek tek siliyordu.

kiss me | nammin ✔️Where stories live. Discover now