Jimin isteksizce yerinde kalkmış, telefonunu cebine atıp kapıya doğru yürümüştü. Taehyung ikisi için de ceket alıp peşinden çıkmıştı. Jimin birkaç dakika bütün neşesini kaybedip somurtup dursa bile bir süre sonra somurtmasının yerine duvar olarak indirdiği bakışları ve ifadesiz yüzü yerini almıştı. Davetin olacağı yerin önüne geldiklerinde, bütün gazeteciler etraflarını sarmış ve birden bütün ilgi o ikilinin üzerine dönmüştü. " İyi şanslar V." demişti Jimin sırıtarak. Kapıyı açıp dışarı çıktığında, Taehyung şimdiden çıkan çığlıkların, fotoğrafçıların sesini duymuştu.

Bunu bile iki haftadır özlediğine inanamıyordu. Jimin'in ardından arabadan çıktığında, çığlık sesleri artmış ve hiç olmadığı kadar sesli bir hâl almıştı. Jimin yüzünde bir gülümsemeyle arabanın anahtarını valeye vermiş ve Taehyung'un yanına geçip fotoğraf çekimleri için poz vermişti. " Bunu özlemişim." demişti Taehyung fısıldayarak.

Taehyung bu arada birlikte katıldıkları son ödül törenini düşünmüştü. Jungkook ve o bütün yol boyunca tartışmış, istemeden de olsa herkesin moralinin bozulmasını sağlamışlardı. Bu herkesi delirtiyordu çünkü kimse bu gerginliğin sebebini bilmiyordu.


Taehyung hafifçe iç geçirdiği sırada, birkaç fanla göz göze gelmiş ve yüzünde koskocaman bir gülümseme ortaya çıkmıştı. Onlara el sallamak için parmak uçlarında yükselmiş, ve iki elini de kaldırarak onlara el sallamıştı.

Jimin'in kafasından Kim Namjoon dışında hiçbir şey geçmiyordu. Sırf iyi hissedebilmek ve egosunu tatmin edebilmek için yaptığı her şeye çöpe gitmişti şimdi. Koskocaman bir yanlış gibi hissediyordu şimdi kendini. Hiç olmadığı kadar kötü hissediyordu fakat bunu dışarıdan kimse anlayamazdı.

Tam poz vermeyi bırakıp içeriye doğru yürüdükleri sırada patladı her şey. Kendini bilmeyen, ırkçı bir gazetecinin sesini duymuştu Park Jimin. Böyle sözlere birçok kere yabancı medyalar tarafından katlanmak zorunda kalmıştı, yıllardır hiçbirine sesini çıkartamıyor ve içinde patlayıp duruyordu fakat bu sefer bunu yapmaya hiç niyeti yoktu. " Ne zaman küçük bir kız gibi görünmeyi bırakıp gerçek adamlar olacaksınız?"

Taehyung'da bunu duymuştu elbet fakat bunları görmezden gelmeyi öğrenmiş, artık ona batmıyordu bile. Fakat Park Jimin yerinde durmuş, kaşlarını kaldırıp arkasını dönmüştü. " Jimin içeri girelim."

" Bir saniye." demişti gözüne kestirdiği gazeteciye doğru yürürken. Adamım sesini tanımak zor olmamıştı çünkü hala konuşmaya devam ediyordu. Jimin ilk cümleden sonra onu dinlemeyi bıraksa da birkaç adım daha geri giderek ona yaklaşmıştı. Bir elini pantolonun cebine sokmuş, her ne kadar rahat görünmeye çalışsa bile beden dilinden ne kadar gergin olduğu anlaşılıyordu. Taehyung onun peşinden gitse bile karışmamaya karar vermişti. Jimin sinirlendiğinde önüne ne çıkarsa çıksın zararlı çıkabiliyordunuz. " Ne söylediğini tekrarlar mısın?"

" Ne zaman gerçek bir erkek gibi görünmeye başlayacağınızı sormuştum." Jimin gazetecinin yüzsüzlüğü karşısında sinirden gülmüş ve dudağını sertçe ısırmıştı. " Ne zaman bir aptal gibi davranmayı bırakacaksınız?"

" Jimin.." Sinirli olan elini sertçe kaldırıp Taehyung'un itiraz etmesini kesmesini belirtmişti. " Ben böyle görünmeyi seçebiliyorken senin zeka seviyeni ve yobaz düşüncelerini değiştiremiyor olman çok üzücü."

Gözlerini adamın üzerine dikmişti ve vazgeçmeyecek gibi görünüyordu. " Git de kendine bir hayat edin."

Daha sonra önüne dönmüş, yürümeye devam etmişti. Fanlar ne olduğunu anında duyamasa bile, kulaktan kulağa ne olduğu anlaşılmış, büyük bir gürültü çıkmıştı şimdi. " Sikeyim seni Park Jimin!"

kiss me | nammin ✔️Where stories live. Discover now