Fakir Kahvesi*

5.1K 611 863
                                    

Uyandığımda koltuğun üzerindeydim, yanımda kimse yoktu ve hala karanlıktı.

Oh shit here we go again.

Ayağa kalkıp hızı 102 olan amca gibi aşağı doğru düştüğümde aklıma dehşet-ül vahşet bir kayış yaşadığım geldi. Bunun etkisi hala kıçımda bir dövme gibiydi.

"Kacchan, çocuklar..! Bu şakaysa hiç komik değil!"

Etraftan lanet olası bir takırtı bile gelmezken karnım guruldadı. Eğer midemin kulakları olsaydı
sen bir dur amk derdim. Çünkü kendi karın gurultumdan bile korkmuştum.

Sonra burada oturup karanlık salon ile bakışmanın ne bana ne de kıçıma yararı olmayacağını bildiğimden tam olarak sikerim acısını diyerek muhteşem bir kalkış yaptım.

Bir bacağımı topallatarak koridora doğru ilerlemeye başladım. Acayip zeki olan ben ve benim durmak bilmez hayal gücüm bilinç altımda s2kiş başlatarak karanlık olan her köşeden Walking Deadtaki yürüyen manyaklar fırlayacakmış gibi hissetmemi ve bu düşüncemi bir roman yazacak kadar derinleştirmemi sağlıyordu.

Karanlık olmasının yanında birde beyaz kolonlar ile döşeli olan koridorun sonunda büyük bir kapı vardı ve kapıdan sonra ise sağa ve sola ayrılan iki koridor daha vardı. Bense ortadaki, salona giden koridorda bulunuyordum. Sağ taraftan ne idüğü belirsiz olan bir uğultu duyan kulaklarım çığlıklar atıyordu ve sanırım bacağıma kramp girdi. Derin bir nefes verdim ve en fazla ne olabilir ki diye düşünüp karanlık olan tarafa bir göz attım.

Atmaz olaydım. Sol taraftaki karartıyı da fark etmemle benim acı umrumda olmaksızın koridor boyu geldiğim yöne doğru dönerek inanç duyduğum ilahi şeye sığınarak koşmaya başladım.

Tamam sıçtık. Ben en başından daha o mumları yakmadan önce böyle olacağını biliyordum. Ama umrumda olmadı. Giriş yaptığım salonun kapısını kapatıp götümde atan kalbimle derin nefesler almaya başladım.

Tanrım neydi günahım?
.
.
.
Ooo...hatırladım...owowow tamam tamam.

Hayattan umudu kestiğim sırada bu şekilde ölmeyi kendime yediremedim ve çaresizce son dualarımı etmeye başladım.

"Tanrım yemin ederim bir daha asla evrene sövmeyeceğim, bir daha kellerle dalga geçmeyeceğim, sakatlanma şakası asla asla yapmayacağım, bana el sallayan kimseye el hareketi çekmeyeceğim, evde donsuz gezmeyeceğim, korsan sitelerden film izlemeyeceğim, gizli sekmede takılmayacağım, komikli kedi videoları izlemeyeceğim, bir daha asla smut okum-"

"YALAN SÖYLÜYORSUUUNN!!"

"AAAA YEMİN EDERİM ALLAH ÇARPSIN BEN ATEİSTİM!?"

Ellerimi kafama siper edip olduğum yere iyice çömdüm.
Göçüm acımaya başlamıştı.
Karanlık oda aydınlanınca kafamı kaldırdım ve gülen piçimsi yüzlere baktım. Orspu çocuklarına bak nasılda pişkin pişkin gülüyorlar.

Arkadaş dedik

Sevdiceğim dedik

Bağrımıza bastık

alayınız pezevenk çıktı.

Hepiniz beyinlerinde Galatasaray topu patlatayım amk.

Fenerbahçe adamdır. Neyse mevzuya dönelim nerde kaldık.

"Suratını görecektin! Bir daha asla sakatlanma şakası yapmayacağım mı dedi o?!"

"Evet çünkü o zaten bir sakat."

"Olum sizden ala pezepuştipiç tanımıyorum gerçekten. Birde salak salak kostüm giymişsiniz koca koca adamlar püü. Yakışıyor mu size? Birde günahıma girdiniz, o kadar yalan dua ettim ya. Ben sizin kafanıza la casa de papeli'in casa'sını fırlatayım. Ben sizin amınızda top oyniyim, ben sizi-"

Beni umursamayan ilk iki kişinin diyaloğu şu:

"Teyfik Fikret diye mi okunur, Teyfik Fikret diye mi?"

"Valla çok fazla Teyfik Fikret gibi geldi."

"Hayır ya olsa olsa Teyfik Fikret olur."

"Hadi ordan göt, Teyfik Fikrettir o."

"Lan olum baştan söylesene Teyfik Fikret işte."

"Yahu Teyfik Fikret diyorum götevenk!"

"Hay aklınıza sokayım ikisi de aynı şey."

Benim hüznümü ciddiye almadılar ve koltuklara yayılarak televizyon izlemeye başladılar.
Hatta bir ara salona dolabı getireceklerdi. Buz dolabını.
Engel olmaya çalışmadım bile. Kacchan ise umursamıyordu.

Adam zengin aq.

Dolarla götünü siliyor.

Her şeyi parasına bağlıyorum çünkü parası var.

O sırada canım çok sıkıldı ve salondan sıvıştım. Bütün evi dolanacaktım. Peşimden gelen giden var mı yok mu diye baktığımda herkes kafasına göre takılıyordu. Bunun rahatlığı ile elimi kolumu sallayarrak üç oda gezdim ve oraları Allah ne verdiyse diyerek hıncımı alırcasına dağıttım. Sonra mutfağa geldim ve gözüme çarpan Nescafe kutusu ile ondan yapmaya karar verdim.

Bu kadar zengin birinin evinde fakir kahvesinin ne işi var diye düşünmeden edemedim.

"Fakir kahvesi olan Nescafe mi o?"

"Ne fakiri be!"

Odaya giren ve sinir kat sayımı binin üzerine çıkaran kacchan, yaptığım kahveyi aldı ve içti. Sonra sıcak olduğu için dilini yaktı. Bende güldüm. Oh be içimin yağları eridi.

"Ah...dilim..çok acıdı. Siktiğimin dekusu, ne biçim kahve bu!"

"Puhahaha! İçmeseydin amına koyayım. Ben ona sevgimi kattım."

"Haklısın."

Elindeki kahveyi alıp üzerime doğru geldi ve zorla üzerime döke döke bana da içirdi.
Ben yanan dilim ve ağzımın etrafından dolayı çeşmeye koştum ve hemen su tuttum.

"Vicdansız köpek!"

"İçmeseydin amına koyayım!"

"Sen içirdin ya göt."

Sonra çeşmeden çekilip tekrar salona gitmek için elimi havluyla kuruladım. O sırada belirsiz bir güç tarafından arkaya doğru çekildim ve dudaklarımda hissettiğim baskı ile neye uğradığımı şaşırdım.

Etrafta çıkan şapırtı sesleri ile sanki dilimin yanan yerini iyileştirmek istercesine orayı emiyordu. Bende buna karşılık olarak onu ittirdim.

"S-sen neden sürekli beni öpüyorsun? O gün oyun oynarken de yaptın."

"Dilin iyileşsin diye."

Dilim iyileşsinmiş, göçüm.

"Hadi hadi bırak yalanı sen kesin bana yanıksın."

Bir kere daha düşünmeden söylediğim sözün kurbanı olarak bu anı hiç yaşamamış olmak isterdim.

***********

E gidip bir Nescafe yapayım...

B-)B-)B-)B-)

🌟🌠⭐⭐←_←

Pezevenk || BakuDekuWhere stories live. Discover now