7 -SAF-

1.3K 119 4
                                    

                                  *****Hayatım sanki yeterince karmaşık değilmiş gibi uğraşmam gereken meselelerin üzerine her seferinde bir başkaları ekleniyor, beni bu yükün altında ezmek istercesine debeleniyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

                                  *****
Hayatım sanki yeterince karmaşık değilmiş gibi uğraşmam gereken meselelerin üzerine her seferinde bir başkaları ekleniyor, beni bu yükün altında ezmek istercesine debeleniyordu. Şu ana kadar direnebilmiş olmamı hiç bir güç göstergesi olarak göremiyordum ne yazık ki.

Ne demişti o en son? Ben daha hiçbir şey söylemedim mi? Eh doğru benim hayatım hakkında söz sahibi olmayan bir sen kalmıştın çünkü, özür dilerim hakkını yediğim için(!) Demek istesem de bunun yerine ona söz hakkı tanımayı düşündüm. Elbette hayatım hakkında değil. Söylemek istedikleri hakkında. Belki de uzlaşabilirdik. Belki de babamın aksine bu adamı evlilik konusunda ikna edebilirdim.

"Pekala, fazla vaktim yok ne söyleyecekseniz söyleyin." Geri adım attığımı düşündüğünü sanarak yüzünde bir şaşkınlık aradım ama herhangi bir ifade değişimi göremedim.

"Burada değil." Buldukça bunamaya mı başlamıştı bu?

"Sizinle bir yere gelmeyeceğim. Lütfen ne söylemek istiyorsanız burada söyleyin."

"Ayaküstü olmaz." diye yineledi biraz önce söylediğiyle aynı anlama gelen bir cümleyi .

"Bakın ne sizi tanıyorum ne de benden ne istediğinizi biliyorum. O yüzden sizinle bir yere gelmeyeceğim. Söyleyeceklerinizi burada söyleyecekseniz dinlerim, yoksa ben gidiyorum."

Dişlerini sıkarak tehditkar bir sesle, "Sabırlı bir adam değilim." dediğinde e ne yapabilirim, dememek için de kendimi zor tuttum. Adabı muaşeret . Lütfen unutma, adabı muaşeret.

"Ben de öyle." diye ayak diremekten ve bu adamla daha fazla muhatap olmamaktan başka çarem yoktu. "İyi günler." dileyip ayrılmak için sağ ayağımı havaya kaldırmıştım ki sesiyle durdum.

"Konuşmamız gerekiyor, sadece ben değil." Açıklayıcılıktan uzak cümleleri kafamı karıştırmaktan başka hiçbir işe yaramıyordu. Yüzümde onaya dair herhangi bir ifade yakalayamamış olacak ki tutmak üzere koluma uzandığı an omzumu geri çekip temasından kaçındım. "Dokunmayın!"

"Benimle geliyorsun." Emrivaki değildi bu. Düpedüz emirdi? Karşımdaki adam kimdi? Kimdi ki onun dediklerini yapacaktım? Kendini buna nasıl ikna etmişti?

"Yok," dedim yanıldığını belli edercesine kinayeli bir sesle. "Sizinle falan gelmiyorum!" sesimin yüksek çıktığını onun beni uyaran cümlesine duyana kadar fark edemedim.

"Sakin ol, sana zarar vermeyeceğim. Öğrenmen gereken şeyler var. Sonra seni tekrar evine bırakacağım. Şimdi zorluk çıkarma, sakince bitsin şu iş." Sesi sakin veya teskin edici çıkmıyordu. Aksine az önceki gibi sabırsızdı. Öğrenmem gereken şeyleri neden bana daha önce hiç tanımadığım insanlar öğretmeyi vadediyordu ?

"Elfida!" Ses tanıdıktı. Ton tanıdıktı. Yüz de tanıdıktı. Ama kaygı hiç tanıdık değildi. Son zamanlarda biri tarafından adıma kaygılanılıyor oluşu garibime gitmişti ki şaşkınlıkla karşıdan bize doğru hızlı adımlarla gelen Özgür'e bakıyordum. "Ne oluyor burada?" Aramızda nasıl bir gerilim olduysa dışarıdan bakan birinin kaygıyla yanımıza yaklaşması kaçınılmaz hale gelmişti. Okulumun önünde bir adam tarafından pek de nazik olmayacak bir üslup ile tartışıyorduk ve bunu gören birileri muhakkak olmalıydı. Muhakkak!

ELFİDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin