10 -RENKLİ FASULYELER-

1.1K 109 7
                                    

                                    *****Sahnenin tanıdıklığı ile yumulan gözlerim bir sonraki hamleyi beklemeye başladı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

                                    *****
Sahnenin tanıdıklığı ile yumulan gözlerim bir sonraki hamleyi beklemeye başladı. Vücudumun yarısı halının üzerindeyken diğer yarısı parkenin üzerine dağılmış toprağın üzerindeydi. Babama yapmaması için herhangi bir istekte bulunmadım çünkü bir işe yaramazdı. Babam isteklerimi de ihtiyaçlarımı da gözetmez, canı ne istiyorsa onu yapardı. Annem mi? O ise yalnızca babamı izlerdi. Hiçbir şey yapmaz, engel olmaz, kılını bile kıpırdatmaz babamı izlerdi. Savrulmamı takip eden üç saniye içerisinde yanı başıma gelip çömelen babam başörtümün üzerinden tutup kafamı kaldırarak konuşmaya başladı.

"İlla beni zıvanadan çıkaracaksın." Ardından tam iki defa yere çarpı kafamı. "İlla dayak yiyeceksin!" Babam gün görmüş bir insandı, böylesine insan dışı davranmayı nereden, kimden öğrendiğini bilmiyordum. "Bir dediğimi de itiraz etmeden yap. Bir dediğime de karşı çıkma." Oysa ben babamın her dediğini büyük bir itaatle yerine getirirdim. "Evlenmek için illa bu dayağı yemen mi gerekiyor?"

Sesi hiç insani değildi. Yaptığına pişman olur hiçbir yanı da yoktu. Yalnızca onu böylesine hayvanileştiren faktörün ben olduğuma kendini ikan ediyor, bununla da yetinmeyip beni de ikna etmeye çalışıyordu. Toprağa bulanmış soğuk parkeye dayanan sağ yanağımı iyice yere bastırırken;

"Evlenmeyeceğim!" dedim isyanla. Evlenmeyecektim. Babam beni öldürse bile evlenmeyecektim.

"Demek evlenmeyeceksin he." Elini çekti başımdan. Ben çekilip gitmesini beklerken bu beklentim de karşılanmadı. "Demek evlenmeyeceksin."

Az önce bıraktığı noktayı tekrar tutup defalarca kafamı yere çarptı. Beynimin sarsıldığını hissediyordum. Gözlerim dönmeye başlamıştı ve ensemin kökünde yoğun bir ağrı peydah olmuştu. Ağlamayacaktım. Bu adamın beni ağlattığını görmesine izin vermeyecektim.

"Evlenmeyeceğim!" dedim tekrar büyük bir dirayetle. Beni öldürse bile ikna edemeyeceğini anlasın istiyordum. Şurada, en acımasız işkencelerle canımı alsa bile ben istemediğim sürece kimsenin nikahına girmeyeceğimi fark etsin istiyordum.

"Hay hay!" dedi büyük bir öfkeyle ve yerde hareketsizce yatan bedenime acımasız bir tekmeyi reva gördü. Anneme bir kez olsun kalkmayan elinin bana böylesine acımadan kalkıyor oluşunu hep çok merak ettim. Yanlış anlaşılmasın niyetim asla ama asla bana kalkıyorsa anneme de kalksın değildi. Anneme kalkmıyordu, bana da kalkmasındı. Bu el hiçbir canlıya kalkmasındı. Durmasına dair tek bir kelime dökülmedi dudaklarımdan, çünkü babam kendisine yalvarılmasından büyük bir haz alırdı. Bu hazzı babama yaşatmayacaktım. Sol tarafımdan yetiğim ikinci bir tekme mideme isabet ederken onu böylesine çığırından çıkartan şeyin yalnızca karşı gelmem olduğunu sanmıyordum. Başka bir şey olmalıydı. Babamın işlerini baltalayacak olan başka bir şey. Evlilik karşısında kaç bin lira teklif edilmişti de babam bunu kaybetmekten ölesiye korkuyordu şu an?

ELFİDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin