4 -MAHALLE MUHTARI-

1.5K 127 16
                                    

                                   ****Hayat, yağmur yağdığında cama yapışan yağmur damlaları gibiydi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

                                   ****
Hayat, yağmur yağdığında cama yapışan yağmur damlaları gibiydi. Süzülüp yok olmak da vardı, süzülerken diğer bir damlaya tutunup hayat bulmak da... İşte süzülüp yok olan damla her seferinde ben oluyordum. Hoş diğer bir damlada hayat bulmak da istemiyordum. Yaşamımın başkasının ellerinde olmasına tahammül edebilir miydim, kestiremiyordum. Aldığım nefese bir hayat sığdırmamı bekleyenler farkında değillerdi ki aldığım nefes bile bende kalmıyordu. Bu durumda ben bütün bir hayatımı nasıl saniyelik nefeslere sığdırabilirdim ki ?

Bütün bir hayatımı saniyelik nefeslere sığdıramazdım ama bütün bir hayatımı gözümün önünden film şeridi gibi geçirebilirdim. Kısaydı çünkü. Şöyle dönüp gülerek anlatabileceğim birkaç anımın hepsinde kardeşim Buğra vardı. Buğra'nın saçmalıkları. Buğra'nın sırnaşmaları. Buğra'nın yaramazlıkları. Hayatımın güzel birkaç anının öznesi, şimdilerde Ankara'da üniversite okuyan erkek kardeşimdi. Bir yaştan birkaç ay fazla bir fark vardı aramızda. Abla kardeşten ziyade arkadaş gibi olsak da her zaman, ben ailemle olan sıkıntılarımı kardeşime belli etmemeye hep dikkat ederdim. Benim yüzümden anneme babama bilenmesine izin vermezdim çünkü. Çocukken evde olup bitenin farkına çok varmazdık zaten. İkimiz de biraz daha büyüyünce ben evdeki baskıların farkına vardım, kardeşim Buğra da kazandığı askeri lisede yatılı okuduğu için birçok şeyden haberi olmadı.

Son üç yıldır mecbur bırakıldığım hiçbir şeyden haberi olmadığı gibi, bu evlilik olayından da dünden bugüne psikolojik baskı ve fiziksel bir takiple rahatsız edildiğim bu adamlardan da haberdar olmayacaktı. Olanları hazmedemeyecek, sinirlenecek, çözüm bulmak için çabalayacak fakat yaşının henüz küçük olmasından ötürü elinden bir şey gelmeyecekti. Ki ben kardeşimi bu stresin göbeğine bırakamazdım. Kardeşimi bırakamazdım ama ben bu stresin göbeğinde günden güne erirdim. Kardeşimden daha güçlü değildim ama ona kıyamayacak kadar kalbim hala yumuşaktı. Hayattaki tek istisnamdı Buğra. İnsanlar hakkında düşündüklerim ve hissettiklerim Buğra'yı kapsamıyordu.

Kardeşimle alakalı merhametli düşüncelerimden elimdeki telefonun varlığıyla sıyrıldım. Elimin altında bir gerçek can çekişiyordu ki bu gerçek bir çok yönden hayatımı kısıtlayan bir gerçekti. Ve bu gerçekle baş etmemi değil onu yok saymamı söyleyen bir mesaj iletilmişti tarafıma. Hayatım da gerçekleri de ben izin vermediğim sürece kimseyi ilgilendirmezdi. Hadi ama, hayatım benim haricimdeki herkesi ne de güzel ilgilendiriyordu!

İçimde iyiden iyiye yeşeren korku filizlerini besleyerek girdim yatağıma. Bütün yorgunluğum, halsizliğim bir buhar bulutu olup uçmuştu resmen. Uyumak için zorladığım bedenim tam bir buçuk saat direnmiş, en son saate baktıktan sonra uyuya kalmıştım. Sabah uyandığımda namazımı kılıp hazırlanmaya başladığımda yüzümdeki izlerin çaresine bakmam gerektiğini fark ettim aynaya bakınca. Makyaj malzemelerimin bulunduğu çekmeceden ihtiyacım olan birkaç malzemeyi alıp yüzümdeki kusuru kapattım. Kusur! Kimin kusuru benim mi yoksa babamın mı? Bana göre babamın babama göre benim. Öyle çünkü babam hayatının hiçbir evresinde kusurlu bir davranışta bulunmamıştır kendisine sorulursa. Tıslama tonunda gıcık bir gülme sesi çıktı dişlerimin arasından, komik bulduğumdan değil sinir olduğumdan güldüm. Yüzüme sürdüğüm kapatıcıyı ve fondöteni süngerle iyice dağıttım ve son bir kez kontrol ettim. En fazla bu kadar kapatabilmiştim, dikkatli bakılmadığı sürece anlaşılmazdı. Kimsenin bu kadar dikkatli bakmasına müsaade edecek yakınlıkta durmazdım zaten, sorun olmazdı.

ELFİDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin