AF - ep.16

42 1 0
                                    

💫

Güzel günler bekliyor muydu gerçekten?
Bu hikâyenin artık bir başı var mıydı peki?
Neşemiz kalmış mıydı?
Ya umudumuz?
Hikâyenin sonu?

Ya hiçbiri yoktu.
Ya da hepsi vardı.
Kim bilir belki bir mucize olurdu.
Belki de mucize bazen nefesimizden bile yakın olabilirdi.
Bazen mucizeyi beklemek yerine biz mucize yaratmalıydık.

Her zaman kötü şeyler iyi şekilde sonuçlanmayabilirdi. Fakat her zaman umut vardı.
Umut olmasa yaşayamazdık.

Fakat bazen hayat gerçekten zor olabilirdi. Dayamayacak kadar zorlandığımız zamanlarımız olabilirdi. Çünkü bir sonraki günün garantisi olmadan yaşıyorduk hayatı.

Her anımız tetikte geçmek zorunda olabilirdi. Mutlu anlarımız kısıtlı olabilirdi.

Her gününümüzün kıymetini bilerek yaşamazsak, hayat bunun hesabını acı bir şekilde sorabilirdi.

Ve hayat, bir ağaç misali bazen çiçek açar bazense yaprak dökerdi. Bu yapraklar bazen değer verdiğimiz insanlar, çiçeklerse sevgimizin gücü olabilirdi. Biz bu hayatta, her şeyin geçeceğini ve mutlaka bir gün çiçek açacağımızı bilsek, yeterdi...

*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*

Dumanlı bir havada nefes almak kadar zordu ciğerlerime oksijenin gitmesi. Olanları kavramak ve kabullenmek yeterince zorken, en büyük desteğimin gözümün önünden kaybolması beni daha güçsüz biri haline getiriyordu. Elimden gelen hiçbir şeyin olmaması çaresizlik hissini iliklerime kadar yaştırken dumanlı havayı dağıtabilecek kadar bile gücüm yoktu.

O gün, Asım sayesinde hayatta kalmıştık. Arabalardan şüphelenip polise haber vermişti. Güvenlik yerinde olmadığı için daha çok tedirgin olmuş ve her ihtimale karşı ambulans çağırmıştı. Tam zamanında gelen ambulans hem Asaf'ın hem de benim kurtarıcım olmuştu.

Olanları net hatırlamakta zorluk çekiyordum. Puslu hava zihnimde hala dolaşıyordu. Neden bayıldığımı ve bilincimi kaybettiğimi doktorlar söylemiyorlardı. Asaf ameliyattayken ben bilinçsizmişim. Asım, öyle söylemişti.

Asaf, yaşıyordu. Fakat çok kan kaybetmişti ve toparlanması uzun sürebilirdi. 3 gün olmuştu ve hala uyanmamıştı. Bu beni fazlasıyla tedirgin eden bir durumdu. Uyanmadığı her saniye benim için yitip giden birkaç yıldı sanki.

O gün, Hilal'e ne olduğunu merak ediyordum. Fakat Asım, onu bile anlatmıyordu. Bulunduğum odanın dışında bir şeyler dönüyordu fakat hiçbirini bilmiyordum.

Aslında benim için daha iyiydi çünkü zihnim yeterince duman altı bir durumdaydı.

3 gündür, Asım'dan başka kimseyi görmemiştim. Bu durum biraz da endişelenmeme sebep oluyordu. Çünkü bana söylemediği şeyler olabilirdi.

Ve neden sürekli serum aldığımı ve burda kalmam gerektiğini de bilmiyordum.

Sanki yeniden, isimsiz olmuştum. Hİçbir şeyden haberi olmayan, kimsesiz, yalnız ve yaralı. Zihnim dumanlı ve boş bir levhadan farksızdı. Bilincimi kaybetmeden önce aldığım yoğun papatya kokusuydu belki de en net olan şey. Papatyalar, koparıldıktan sonra kokmaya başlayan bir çiçekti. Tüm güzelliği öldükten sonra belli oluyordu. Ve evde hiç papatya olmamasına rağmen o kokuyu aldığıma yemin edebilirdim.

AF 💫Where stories live. Discover now