AF - ep.02

112 5 0
                                    

[ Lâkin oruçlu olduğunu unutup suya kanmak gibi değil, kanatları olmadığını unutup da kendini uçuruma bırakmak gibi bir unutmaktı bu. -lâ 113 ]

💫


Bir insanın varlığı anıları var olduğu sürece anlamlıdır. Anılarını kaybetmiş biri olarak varlığımın aslında kendim için hiçbir anlamı yok.
Boş bir levha tabiri hafızasını tamamen kaybetmiş insanlar için oluşturulmuş.

Hiçlik misali bir şey, ama farklar var. Dışardaki insanların varlığından haberi var, ama senin yok.
Ben, cidden var mıyım?
Yaşıyor muyum sahiden?
Bu yaşıma kadar,ki kaç yaşında olduğumu da bilmiyorum, nasıl gelmişim?

Nerde, kimlerle ve nasıl yaşıyordum?

Anılarım neler? Neye üzüldüm, neye sevindim, ne için heyecanlandım...

İçimdeki karanlık boşluk sanki tüm organlarımı yutup beni öldürecekmiş gibi hissediyordum. Zihnimdeki siyah duman hareketlilik bekliyor gibiydi dağılmak için. Birine ihtiyacı vardı, ya da herhangi bir şeye.

Geldiğimiz büyük evi dışından uzunca incelemek istedim.

Kafamı hafifçe kaldırmış pencereleri saymaya çabalarken yavaşça yanımdan geçtiğini hissettim.

Kokusu buram buram yanımdan geçip gitmişken sesi de kulaklarımı doldurdu.

"Biliyorum fazla ihtişamlı, sonra bakarsın şimdi içeri gir."

Kafamı ona çevirdiğimde bana bakmadığını ama duraksadığını fark ettim.

Kumaş pantolonunun ceplerine elini sokmuş kapıya doğru bakıyordu. Ah, arkadan bile harikuladeydi bu adam.

Aslında evine girmek konusunda tereddütte kalmıştım.
Sonuçta hiç tanımadığım bir insandı, huyunu suyunu soyunu sopunu bilmediğim bir insan.
Gerçi kendimi bilmediğimi göz önünde bulundurursak bence abes bir durum yoktu ortada.

Ben ondan yardım isteyen hafızasını kaybetmiş biriydim, o da bana yardım etmek isteyen biri. Ya da ben öyle bir düşünceye kapılmıştım.
Bu agresif adamın ne yapacağı belli olmaz gibi görünüyordu.

O önde ben arkada kapıya vardığımızda vücudumdaki ağrılar görmezden gelinmekten hoşlanmamışçasına çığlık attığında yüzümü ekşittim.

Kapıyı açan görevli kadın eğilip "Hoşgeldiniz efendim," dedikten sonra kafasını yavaşça kaldırdı.

Göz göze geldiğimizde kaşlarını çatıp beni süzdü. Kıyafetlerimin kiri ve kurumuş kanına nazaran saçlarım,yüzüm onu şaşırtmış olmalıydı.

"Asaf Bey, bu hanım?" derken o içeri girmişti.

Bense içeriye layık olmadığım hissine kapılmıştım bir an. Birkaç adım atıp yine duraksadı ve kapıda dikilen kadına baktı.

"Vücuduna pansuman yapıldı, kıyafetlerini çıkarırken yardımcı olun. Bir de çatı katını ona ayarlayın. Yemeğini de odasına götürün."

Kadın hala bana bakıyordu. Ama bakışlarındaki iğrenme ya da tiksinme her neyse beni rahatsız etmişti.

Hatta bu bakışlar altında kaldıkça ezilip büzülüyor gibi hissediyordum.

Bir süre daha böyle kalırsak arkamı dönüp gidecektim.

"Anlaşıldı mı?!" diyerek sesini yükselttiğinde kadının da benim de yüreğimiz hoplarken onun çehresi gergin duruyordu.

Kadın, kendini toparlayıp elini önünde birleştirdi. "Anlaşıldı efendim,"

AF 💫Where stories live. Discover now