[°3]

6.5K 465 362
                                    

Topa zıplarken kendimi çok özgür hissediyorum. Ayaklarım yerden kesiliyor, kendimi kartal pozisyonunda buluyordum. Topa tüm gücümü vererek vurmam, elimin üzerinde bıraktığı acı tüm stresimin azalmasına neden oluyordu.

Duvarın arkası nasıl mıydı? Top yere yavaş yavaş inerken herkesin onu düşürmemek için oraya zıplayama çalışmaları. Her şey yavaş yavaş gözümün önünde gerçekleşiyordu. Bir süre sonra ayaklarında zemini hissediyorsun. Takım arkadaşların sana gülümseyerek bakıyordu.

Oyunu başlattığımda sayı almıştık. Toplamda sekiz tur oynamıştık. Yine beraber olmuştuk.

Koç düdüğünü üfledi ve bizim tarafı göstermişti.

"Yaşasın!"

Takımdan sevinç nidaları yükseldiğinde kendime engel olamayıp elimi yumruk yapıp havaya kaldırdım.

İçeri koşarak Egemen ağabey girdi. Elinde bir kağıt tutuyordu. Nefes nefese kalmasına rağmen konuşmaya çalışıyordu. Egemen ağabey valeybol kulübü danışmanıydı.

"İstanbul'da Ataşehir Somer Spor Lisesi ile hazırlık maçı ayarladım. Bu cumartesi gününe, saat sabah altıda herkes okulun bahçesinde olmalı. Bir otobüs kiraladık. "

Koç elini çenesinin altına koydu.

"Vay canına, teşekkürler Egemen."

Egemen mahcup olmuş gibi koça ve bize baktı.

"Kaptan!"

Arkamdan bana seslerinde arkama döndüm, Deniz elindeki topu döndürüp döndürüp duruyordu.

"Alıştırma yapalım... olur mu?"

Kaba olmamaya uğraşıyordu, bu huyu hoşuma gitmişti.

"Koç biraz daha Deniz'le idman yapabilir miyiz?" diye koça seslendim, koç başını olumlu anlamda salladı, topların olduğu odanın anahtarını seyirci koltuğuna koydu. Denize döndüğümde gülümsedim.

"İsterseniz topu sana atabilirim sen de Deniz'e atabilirsin."

Betül eline bir top aldığında başımı olur anlamında salladım. Topu bana attığında Deniz'e yolladım. Deniz smaç bastı ve servis çizginin biraz önüne yolladı. Ağzımdan vay kelimesi çıktı.

"Deniz voleybol oynuyor muydun?"

Deniz başını aşağı yukarı salladı. Sıradaki topu ona yolladım ve yine hızlı bir şekilde karşıya yollamıştı.

"Neden en başından voleybol kulübüne gelmedin?"

Yeni topu ona gönderdiğimde öncekilerden daha sert yollamıştı.

"Kaptan, lak lak yapmak için burada oynamıyoruz değil mi?"

Yeni topu ona yolladım, smacı tekrar karşıya yolladı. Elini tuttu, sanki titremesini durdurmak ister gibi. Derin nefes aldı ve gözlerini benim gözlerim ile birleştirdi.

"Biraz mola vereceğim."

Salondan çıkarken arkasına elimi uzattım. Neden bu kadar atarlandı ki? Kötü bir geçmişi olabilir, bu yüzden bu konuyu açmam en doğru şey olmamıştı.

"Çok huysuz biri, boş ver takma kafana."

Betül elini omzuma koymuş, destek vermeye çalışıyordu. Omzunu silktim, gittiği yere gitmeye başladım. Her yerde arıyordum, bulamadım. Çok saçma olsa bile depoya girmiştim. Kapıyı tam kapatacaktım ki birkaç mırıldanma duymuş başladım.

"Sakin ol, sakin ol, sakin ol, kötü niyeti yoktu, kötü niyeti yoktu..."

Duvara yaslanmış, bir elini diğer elinin bileğine tutup sayıklıyordu.

Pasör • Bl | BittiWhere stories live. Discover now