[°2]

7.7K 546 559
                                    

Okulun koridorlarında ruh gibi dolanıyordum. Dün yatağa kendimi attığım gibi uyumaya başlamışım. Dün idmanda yorgunluğumu hissetmemiştim, eve kendimi atığımda vücudum çok ağır gelmişti.

Kantine inip kaşarlı tost almaya karar vermiştim. Yine kalabalık ve yine hep bir ağızdan çıkan kelimeler. Kendimi The Walking Dead'de son yemekleri almaya çalışan kalabalık içindeymiş gibi hissettim. Arama girmeye çalışan dokuzlar, kaynak yapmaya çalışan on ikinci sınıflar. Hiç birine takmadım ve sonunda en öne gelmiştim.

"Aaa, Kayra oğlum nasılsın?"

Kantincilerle, temiz görevlileriyle, öğretmenlerle ve idare ile aram çok iyiydi. Hepsi beni severdi, yani öyle düşünüyorum.

"İyiyim Sedat Ağabey, sen nasılsın?"

"Ben de iyiyim her zamanki değil mi?"

Başımı evet anlamında salladım. Bana kaşarlı tostu uzattı, el salladım ve kalabalıktan çıktım. İlayda oturduğu masadan bana el salladı. Onun yanına gittim, sandalyeyi çekerek karşısına oturdum.

"İdman nasıldı? Yeniler iyi mi?" dedi, başımı evet anlamında salladım ve cevap verdim, "Evet, fena değiller."

İlayda yaklaşmamı ister gibi eliyle kendine doğru işaret yaptı. Masanın ortasına kadar geldim.

"Deniz Uysal ismi bana çok tanıdık gelmişti. Eve gidince hatırladım, sana mesaj attım ama görmemiştin. Deniz'in öfke problemi var. Sinirlendiğinde herkese saldırabiliyor. Bu yüzden yüzme kulübünden atılmış. Onunla anlaşabileceğine emin misin?"

Kafamı geri çektim ve düşünür gibi yaptım.

"Aslında bana bakarsan sorunları olduğu belli, ama bunları yenemeyeceği anlamına gelmiyor. Mesela onun yanında hiçbir arkadaşı varken gördüm mü?" İlayda başını hayır anlamında salladı. "Ben de bundan bahsediyorum. Eğer takım ile iyi anlaşırsa, düzeleceğini düşünüyorum."

İlayda başını olumlu anlamda salladı. Yanıma bir sandalye çekildiğinde oraya doğru döndüm. Selim yanıma oturdu, telefonunu masaya koyup ikimizi selamladı. Koç bana onu germem ile alakalı bir mesaj attı.

"Benim koça görünmem gerekiyor, kalksam sorun olur mu?"

İkisi de başını hayır anlamında sallayınca çantamı alıp kantinden çıktım. Spor salonuna gelince oradaki nöbetçi öğrenciye el salladım. Koçun odasına geldiğimde bana gülümseyerek bakıyordu. Bir eliyle öndeki koltuklara uzatınca oturmamı istediğini anladım. Koltuğun birisine oturdum.

"Dün nasıl geçti?" dedi, bir yandan bilgisayarına bir şeyler yazıyordu.

"Hepsi iyiydi koç, dokuzuncu sınıflarda birkaç problem olsa da çözemeyecek kadar büyük değil." dedim, koç kafasını aşağı yukarı hareket ettirdi ve bilgisayarının yanındaki çaydan bir yudum aldı.

"Pozisyonları hakkında ne düşünüyorsun?"

Elimi çenemin altına koydum ve 'hmm' diye bir ses çıkardım.

"On birinci sınıf olan Deniz Uysal çok iyi sıçrıyor ve kol kuvveti var. Güzel bir smaçör olabilir bence. Dokuzlardan Efe'nin boyu çok uzun iki metreye dayanmış, iyi bir orta oyuncusu olabileceğini düşünüyorum."

Koç başıyla beni onayladı. Bakışlarım ayakkabılarımı bulunca bu sene turnuvaları kazanma ihtimalimizi düşündüm. Bu benim hayalimdi, ve bunu gerçekleştirmek için iki yılım kalmıştı.

"Deniz Uysal." dedi koç, koçun yüzüne baktığımda konuşmaya devam etti. "Eskiden yüzme kulübünde olan mı?"

Başımı evet anlamında sallayınca başını bilgisayarına çevirdi. "Sorun yaratacağını hissediyorum." dedi.

Pasör • Bl | BittiWhere stories live. Discover now