🥀Quarante et-eun

4.1K 367 181
                                    

Ω Cygne Rosabel Ω

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ω Cygne Rosabel Ω

🥀&🌙

Yeni yılın ilk gününe kayıplarla girmiştik.
Bir çok şey kaybedilmişti. Öyle ki ardımızda bıraktığımız o bir senenin son gecesi başımıza gelecek şeylerden haberdar değildik. Sadece 'yeni yıl' diyorduk. Belirsiz, arkasında destek olmayan saf ümitlerle geçiriyorduk geçen yılın son gecesini ve gelecek yılın ilk saatlerini...

Ertesi günü aldığım mesaj şu iki haftamın, zorluklar içerisinde geçmesine sebep olmuştu, ve devam da ediyordu. Bir kişinin ölümü kolay unutulacak bir şey değildi. Ki eğer kendinizi ölen kişinin ölümünden sorumlu tutuyorsanız hiç kolay değildi. Ölüm vardı fakat pasif ölüm de vardı. Ölen kişiyle birlikte fiilen siz de ölmüyordunuz belki ama, onla birlikte sizin de uzuvlarınız yakılıyordu ölümün ateşinde. Onunla birlikte sizin de külleriniz konuluyordu avuç kadar kavanoza. Dahası  bir tarafınız ömür boyu bir vitrinde durmaya mahkum kalıyordu.

Ölenle ölünmez lafı tamamen saçmalıktı.

Ölmek için illa kalbimizin durması mı gerekiyordu?

"Hey, Rosseanne?"

Gözlerimin önünde sallanan biçimli parmakların sahibine irkilerek baktığımda, düşmek olduğum bar taburesinden düşmemem için anında bir elini belime atarak bana dengemi kazandırdığında sandalyemi hiç zorlanmadan kendisine çekti.

"Ah, üzgünüm."

Şu sıralar aklım başımda değildi. Sürekli uzun düşüncelerin dalgasına takılıyordum. Esip giden rüzgar ise bana gideceğim yönü bile sormuyordu. Sadece düşünüyordum, yer ve zaman kavramından soyutlanıp olanları düşünüyordum.

"Önemli değil de, seni böyle görmek beni huzursuz ediyor."

Sipariş ettiği buzlu kahvesinden bir yudum alırken benle göz temasından kaçınmadı.

Kuruyan boğazımı ıslatmak adına ben de önümde duran birçok malzeme ile süslenmiş fakat aslında sadece limonata olan bardağımı alarak dudaklarımın arasına götürdüm.

Sadece basit bir limonata, ne diye bu kadar süslüyorlar anlamıyorum.

"Elimde değil, durup dururken aklıma Jiwoo'ya olanlar geliyor."

Taehyung kahvesinden bir yudum daha alıp vücudunu tamamen bana çevirdi. Yüksek bar taburelerinde oturuyorduk ve benim ayaklarım yere değmese de onun uzun bacakları yere değiyordu. Bir eli ile yüzüme düşen ve beni bunaltmaya başlayan at kuyruğumdan firar eden saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdı.

DÜELLØ°JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin