🥀Sept

5.2K 397 134
                                    

Ω Cygne Rosabel Ω

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ω Cygne Rosabel Ω

🥀

"Dönünce beni arayın!" Elimi telefon gibi kulağıma tuttuğumda Bay Darcy, yarıya kadar indirdiği taksinin camından samimi bulduğum bir gülüş yolladı. "Hadi ama küçük hanım içeri girin lütfen, hasta olursanız babanızın gözüne nasıl gözükürüm?" Alt dudağımı dişleyerek başımı salladım.

"Tamam gidiyorum fakat babamlara selam söyleyin!" Başını bıkkınlıkla sallayıp camı tamamen kapattı. Elim havada kalırken taksi bulunduğumuz otelin önünden hızla çıkıp gitti. Neye uğradığımı şaşırırken arkamdan gelen kahkahalar eşliğinde elim hala havadayken arkama döndüm.

"Çok mu komik?" Jungkook gözlerini hiç gözükmeyecek şekilde kısmış gülerken gözlerimi devirip yanına gittim. Üzerindeki bordo takımı şimdilik görmezden gelecektim. "Bay Darcy!" diye sinirle inlediğimde Jungkook'un kıkırdamaları kahkahaya dönüşmüştü.

"Kusura bakma ama gerçekten hak ettin." Kollarımı göğsümde bağlayıp onun cümlelerini toplarlamasını izledim.

"Adam iki saattir taksiyi senin için bekletti ve taksiye bindiği halde hâlâ adamı bırakmadın." Cümleleriyle aklımda az önce yaşananları tarttım. Tamam sadece yarım saat boyunca ona sarılmış evdekilere teker teker ne haber götürmesini söylemiş olabilirdim. Onun haricinde belki de bana yeni bir peluş ayı almasını istemiş de olabilirdim? Tamam tamam kabul ediyorum, vedalaşmak zor geldiği için iki saat boş muhabbet yaptığımın ben de farkındaydım ama ben vedaları hiç sevmezdim ki.

Jungkook zar zor kendini durdurabildiğinde iki eliyle gülmekten akan gözlerinin altını silip yukarı bakarak birkaç kez göz kırpıştırdı. Bu sırada metal küpeleri sallanırken gömleğinin altına gizlenen beni gün yüzüne çıkmış oldu.

Kendisine tam olarak gelen Jungkook bakışlarını benimkilerle buluşturduğunda benim her an ağlayacakmış gibi duran titreyen alt dudağımı görür görmez kaşlarını çattı. "Rosabel?"

Kollarımı Jungkook'un beline dolayıp başımı omzuna yasladığımda ellerim borda yeleğinin bol gelen yan kesimlerini sıkıyordu. Ağlamak üzereydim. Bay Darcy, küçüklüğümden beri paten koçluğumu yapan bir öğretmenden çok babamın sağ kolu gibiydi. Babam'ın katılmadığı her turnuvamda Bay Darcy de bana babamın yokluğunu hissettirmemeye çalışmıştı. Sadece buz pateni hayatımda değil, her an yanımda olan biriydi benim için.

Jungkook'un kolları hâlâ iki yanında öylece aşağı sarkık dururken burnumu çektim. "Bay Darcy'e doğru düzgün hoşça kal diyemedim." Jungkook bir süre sonra tek elini saçlarımın üzerine yerleştirdiğide enseme doğru bir yol çizdi.

"Rosabel..." Ne diyeceğini bilmiyordu. Birisini teselli etme konusunda ne kadar kötü olduğunu öğrenmiştim. Ama beni teselli edemese bile vücudunun sıcaklığına ihtiyacım vardı.

DÜELLØ°JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin