🥀Vingt-neuf

4.3K 379 239
                                    

Ω Cygne Rosabel Ω

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ω Cygne Rosabel Ω


🥀

Sadece biraz daha... biraz daha uyumak istiyordum. Tüm gece sabaha kadar dans etmiş tüm enerjimi dans pistine yatırmıştım. Şimdi ise değil yatağımdan çıkmak, sağa sola dönmeye bile halim yoktu. Kaburgalarımın tam ortasındaki o uzun çizgi iç organlarıma batarmışcasına nefes almamı zorlaştırırken  başımdaki ağrı her geçen saniye çoğalıyordu. Bu durumda istediğim tek şey uykuydu.

Evimin odaları içinde yankılanan zil sesi ile acıyla inledim. Hadi ama sadece biraz uyku istiyordum! Yorganımı kafama kadar çekip sesi duymazdan gelmeye çalıştım. Bir süre sonra kapı birkaç kez tıklandığında ise yaptığım tek şey sadece uyumaya çalışmaktı. Sabahın erken saatlerinde antrenmana gitmeden önce enerji depolamam için uyumam gerekiyordu. Neyse ki zil sesi kesildiğinde huzurla gözlerimi kapadım. Yatağımda daha rahat bir pozisyona geçerken sırtımdaki birkaç kemiğin sesini işitmiştim. Biraz uyuduktan sonra yakı bandı kullansam iyi olacaktı. 

Kocaman esneyip yorganımı üzerimden atıyordum ki belime sarılan kollar ve yatağıma çöken ağırlık ile birlikte korkuyla sıçradım. Başım yatak başlığına değerken Jungkook'un kahkahaları kulağıma dolmuştu. Cidden bu çocuk! Annesi bunu erken mi doğurmuştu? 

''Günaydın cadı surat.''

Kaşlarımı çatıp ters ters ona bakmaya başladım. Kolları hala belime sarılıyken başını birkaç kez karnıma sürttü. Küçük bir köpek yavrusu gibiydi bu hareketleri. Eski evimdeki köpeğim Nara'yı hatırlatıyordu. 

'' Jungkook şu an uykumun içine ettiğinin farkında mısın?''

Yukarı doğru tırmanarak suratını benimle eşitlediğinde kendimi arkamdaki yatak başlığına bastırmıştım. İçimde kopan hiçbir şeyden haberi yoktu. Aksi takdirde kalbim tarafından tutuklanması an meselesiydi. 

''Ne biçim konuşuyorsun bakayım sen?''

Siyah kazağının uçlarından tutup işaret parmağımla itikledim onu. Daha rahat nefes alabiliyorken dudaklarımı ıslatıp yerimde kayarak yorganımın altına girdim ve yorganımı kafama kadar çektim.

''Eve nasıl girdin sen?''

Elleri üzerimdeki yorganı indirmeye çalışırken bir  yandan da konuşuyordu.

''Dün sabah evinden çıkarken anahtarını da aldım. Ne zaman gelsem kapıyı geç açıyorsun.''

Uydurukçu pislik. Her defasında işimin üzerine gelmeyi denk getiren oydu.

DÜELLØ°JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin