Seni Seviyorum

En başından başla
                                    

"Rahat dur. Sarang'ı sevmek bana öğretildi, seni sevmeyi öğreniyorum. Sarang'ı sevdiğimi sanıyordum, sana bağlanmayı keşfediyorum." Hala ıslaklığından sıyrılmamış gözlerim söylediklerinin beni tatmin etmediğini haykırıyorken derin bir nefes aldı. "Sevgilim beni dinle, tamam mı?" Avuçlarımı okşadıkça kastığım bedenim yavaş yavaş gevşedi fakat kendimi tamamen ona bırakmamıştım, buraya gelirken aramızda canımı acıtacak konuşmaların geçeceğini bildiğim halde kaçmaya yeltenmek ikimizi de hırpalardı. Dinlediğimi belli etmek adına başımı salladım, hemen dudaklarını ıslatmış ve anlatmaya koyulmuştu. "Sarang, Chanyeol ve benim, çocukluk arkadaşım. Ailelerimizin evleri yan yana olduğundan neredeyse beraber büyüdük, belli bir yaşa kadar üçümüz birlikte takılırdık ancak Chanyeol gençlik yıllarını av partilerinde diğer alfalarla geçirmeyi kendine uygun gördü. Ben ise içime kapanıktım; okul haricinde, tıpkı bir omega gibi, odamda vakit geçirir, kimseye ihtiyaç duymazdım. Sarang hariç... Onun ben piyano çalarken dibime oturup bebeklerine elbise dikmesi, kitap okurken yamacımdan ayrılmayışı, akşamları kahve eşliğinde yaptığımız muhabbetler hoşuma giderdi, benim onu sevmekten başka çarem yoktu Jongin." Sehun'u erken tanımayışım, tanısam dahi beni sevemeyecek oluşu ciğerlerimde volkanlar patlatıyordu, lavların yakıcılığına alışmadan Sehun tekrar söze girdi: "Sarang'ın babası, eşi ölünce, oğlunu alıp güneye taşındı, iki sene görüşemedik. O gün, beni evimde beklediğini ve acil yanına uğramam gerektiğini içeren mesajını gördüm ve..."

"Beni yalnız bıraktın."

"Merakım ağır bastı Jongin. Sevgim değil, merakım... Ruhum seninkine bağlanmışken kalbimi dinlemek bir yana tüm sesler sessizliği karşılıyordu fakat arkadaşımı göz ardı edemedim, anılarımın üzerine toprak atamadım." Okyanusları yoğun bir titremeye tutulmuş yüreğinde yer değiştiren levhaların sallantısını bana çekinmeden gösteriyordu, dudaklarım kıpırdasa başımızdan aşağı siyah güller yağardı, ruhum inildese asit yağmurları geçmişimizi yıkardı. "Chanyeol, Sarang'ı arayıp -onu buraya getirebilmek için- baş alfanın kendini ifşa ettiğinden bahsetmiş, güya Sarang'ı yeniden karşıma çıkararak aklımı bulandıracaktı lakin Sarang'ı Era şehrine getiren sebep baş alfanın ortaya çıkışından ziyade, o kişinin Chanyeol olduğunu sanmasıydı. Onunla birliktelik yaşama şansını kaybettiğine inanarak, saatlerce gözyaşı döktü ve ben Sarang'ın kuzenimi sevdiğini bu sayede öğrendim." Hayal kırıklığı sezmiyordum cümlelerinde, aktardıklarının bilgi vermek dışında bir amaca hizmet etmediği o kadar açıktı ki sustuğu an söylediklerini unutmamı sağlayacağına inanıyordum. "Tüm hakikati anlatarak Sarang'ı ikna etmişken Jongdae, Baekhyun ve senin kavgaya tutuştuğun haberini verdi. İşler iyice sarpa sarıyordu; kaldıramayacağın kadar büyük bir yükü omuzlarına bindirmiştim, Chanyeol'un düşmanlığını kazanmıştım, dahası boka battığımı hissediyordum. Düşüncesizce davrandığımın farkındayım, sadece Yeol'un kazdığı kuyuya düşmesini istediğimden ötürü Sarang'a karşı aşk beslediğimi inkar etmedim, onu aramızda bir engel oluşturduğuna inandırarak bir nebze hayatımdan uzaklaştırabilmeyi arzuladım ve kaçtığım sen değil, Chanyeol'un öfkesiydi. Planlarının tersine dönmesini kaldıramayacağını bile bile orada duramazdım." Tutuşundan kurtulduğum halde göğsünden çekemediğim ellerimi yüz hizasına yükseltip suratını avucuma gömerek,"Asıl ben özür dilerim." diye fısıldadı, nefesi mürekkep izlerimi nem tabakası altına itdiyse de aynı cümleyi tekrarlamaktan vazgeçmiyordu. "Özür dilerim aşkım. Güçlü davranmalı, kahrolmana müsade etmemeliydim. Özür dilerim sevgilim, affet. Aramızdaki bağı bir an olsun sorgulamadığıma inanmalısın, sen öyle kollarını uzatarak benden sevgi dilenirken kalbimi sana ait kıldığımı bağıramadım." Son kez avuçlarımı öpüp, "Affet."dedikten sonra açtığım kollarıma sığındı, sigara kokusunun sindiği saç diplerine sıraladığım her busenin ardından omuzları sarsılıyor ancak ensesinden ağrı kürek kemiklerine doğru çizdiğim yol titremesini azaltıyordu. "Seni seviyorum." dedim bir çırpıda. "Avuçlarımdaki mürekkepler ruhuna sızdı, kaybolursan o noktaları takip ederek beni bulabilirsin. Artık benim gelmemi beklemene gerek yok baş alfa Oh Sehun." Saçlarının çeneme değmesini önemsemeden bir anda başını kaldırmış ve "Benimsediğim yegane rotasın baş alfanın eşi omega Oh Jongin." dedikten sonra dudağımı esir almış tebessümün kenarına can alıcı pembelerini bastırmıştı, kıkırdamalarımı durduramıyordum. "Oh Jongin mi? En son soyadım 'Kim'di." Sehun omuz silkip yüzümün dört bir yanını öpücükleri ile buluşturmaya devam ederken ona karşılık veremiyordum çünkü soyadım, bir süreliğine zihnimin arkasına itelediğim, mantığımın reddettiği olayı beynimin ortasına çaktığı gibi babamın aurası yörüngemde dolaşmaya başlayarak midemi bulandırmıştı. "Sehun, sanırım babam benimle konuşmadan gitmeyecek."

Capricorn-Sekai [Omegaverse] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin