devrim kadını | Canım

Start from the beginning
                                    

"Günaydın," pürüzlü olan sesim yüzümü buruşturmama neden olurken Demir gülümseyerek "Günaydın güzelim," dedi. Dinç ve kendinden emin sesiyle iç çektim.

Açık mavi bir tişört vardı üzerinde. Kollarını bir kez katlamıştı. Terli saçları alnına düşmüştü. "Spordan mı?" deyip ayaklarımı ondan taraftan aşağıya sarkıttım.

"Evet," deyip ayağa kalktı. "Seni görmeden işe gitmeyeyim dedim," şapşal bir gülümseme yapıştı suratıma. Şu an onu öpmek istiyordum. Uzun zamandır ona susuzdum. Sekiz aydır.

Sessizliği bozdum. "Duş al önce, terin kurumadan," onun hastalanmasını istemiyordum. Zaten her şeye o koşturuyordu.

Başını salladı. "Kahvaltıya gel," dedikten sonra arkasını döndü. Bu kadar mı yani?

Hani öpücük?

Omuzlarım hayal kırıklığıyla düştü. Zihnimde sen adım at diyen ses yankılandı.

Kapıya doğru adımlayacağı an elini tuttum. Omzunun gerisinden gözlerini merakla bana dikti. "Ne oldu?"

"Demir, neden beni öpmüyorsun?" gözlerim dolmuştu artık. Resmen benden köşe bucak kaçıyordu. Anlıyordum beni ürkütmek istemediğini ama, öpmemesi de sinirlerimi bozuyordu.

İyice arsızlaşmıştım.

Elimi bırakmadan yüzünü bana döndü. Üzerime doğru eğildi, ancak hâlâ mesafeliydi. "Seni korkutmamak için," göz bebeklerinin koyulaşmasını anbean görme fırsatım olmuştu. Etkileniyordu.

Burnumu çektim. Ciddi ciddi ağlamıştım. "Denemeden bilemeyiz ki?"

"Niye ağlıyorsun?" dedi şaşkınca.

"Çünkü sen beni öpmüyorsun!" diye sesimi yükselttim. Şu an bu yaptıklarıma inanamıyordum. Demir'de hayretler içinde bana bakıyordu. Delirdiğimi bile düşünüyor olabilirdi.

Elimi tutan elinin parmakları sıklaştı. Baş parmağı ile elimin üzerini okşadı. "Seni öpmemi mi istiyorsun?"

Gözlerimi kaçırdım. "Hı-hım," dedim yanaklarıma konulan birer közle. Utançtan ölünürse şu an ölebilirdim. Ama doktor benimde adım atmam gerektiğini söylemişti. Hiçbir şeye geç kalmak istemiyordum.

Alnı alnıma değdiğinde göz kapaklarım usulca örtülmüştü. Nefesinin ılık esintisini dudaklarımda hissettiğimde boştaki elimle çarşafı sıkmıştım.

"Beren! Uyandın mı?" odanın kapısı çalınıp dışarıdan seslenilmemle tüm büyü bozulmuştu. Demir'in dudakları rotasını değiştirip yanağıma küçük bir öpücük kondurmuştu. Ağzının içinden homurdanışını da duymuştum.

Of Hazan ya! En güzel anlarımızın içine limon sık zaten.

Hazan'ın ısrarla beni çağırışına kayıtsız kalamadım. Demir derin bir nefes alarak doğruldu. "Duş alayım ben," deyip ensesini ovuşturdu. "Sende Hazan'a bak,"

Hızla başımı salladım. "Tamam sen git o zaman,"

Hazan dayanamayarak odaya dalmıştı. "Ups! Yanlış bir zamanda mı geldim?"

DEVRİM KADINIWhere stories live. Discover now