devrim kadını | Kızıl Güvercin

54.8K 3.1K 522
                                    

Devrim Kadını

|Kızıl Güvercin|

Sana yanığım bu ateşi harlama.

🖤

Kahve kupasını koltuğun önündeki sehpaya koydum. Demir bakışlarıyla beni takip ediyordu. Yanındaki boşluğa oturacağım zaman kolunu açtı. Hemen göğsüne iliştim. İçeri sıcak olduğundan ceketini çıkarmıştı ve ince kazağıyla duruyordu. Üzeri ince olduğundan üşümesinden endişe ediyordum. Yanağımı göğsünden ayırmadan yukarıya doğru başımı kaldırdım. Seyrek sakallarının kapladığı çenesi hemen burnumun dibindeydi.

"Sen üşümüyor musun?"

Kucağımda duran elimi okşuyordu. Sorumla birlikte eklemlerimde gezinen parmakları duraksadı ve başını eğerek gözlerimizi birleştirdi. Kusursuz yüz hatlarını ezberlemek istedim. Dudaklarında serseri bir gülüş peyda oldu. Nefesi tenimi gıdıklarken "Sen ısıtıyorsun," dedi.

Kelimelerinin tonlamasından hoşnut olduğu belliydi. Kolumu beline sardım ve yanağımı sıcak göğsüne bastırdım. Bakışlarından bir miktar utanmıştım. Kaşlarımı yaklaştırdım. "Oralarda da böyle dolaşma. Kalın giyin lütfen," avcumun içinde duran baş parmağıyla tenimi sıyırdı. "Dikkatli olacağım bir tanem. Sen de kendine iyi bak. Yemeklerini aksatma,"

Anne baba misali öğütler veriyorduk. Hoş bir durumdu. Eksiklerimizi beraber gideriyorduk. Hayatımı onunla paylaştığım her anın böyle olmasını diliyordum.

Kafamı olumlu şekilde salladım. Çenemi sert göğsüne bastırıp gözlerine baktım. "Senin için yeni yemekler öğreneceğim,"

Sık ve uzun kirpikleri göz çukurlarına indi. "Hmm," deyip burnumun ucuna dokundu. "Evlenince midem bayram edecek yani," sağ kulağıma doğru başımı yatırdım. Evlilik konusu açılınca eskisi kadar gerilmiyordum aksine içimde kelebekler uçuşuyordu. Onunla aynı evi aynı hayatı paylaşma düşüncesi huzurlu hissettiriyordu.

Parmağımın ucuyla göğsüne düzensiz şekiller yaparken telaşsızca konuştum. "En azından dışarıdan yemek zorunda kalmayacağız diyelim,"

Mutfakta abartılacak kadar da iyi değildim lâkin yemek yapmayı severdim.

Kaşları havalandı. "Senin elinden zehir olsa yemeliyim," deyip cevap bekledi. "Yani çok abartmamak lâzım," dedim bende karşılık olarak. Dudakları kıvrıldı ve seslice güldü. "Mütevazı olmak böyle bir şey demek ki," alnıma dudaklarını değdirdi. Kalbinin düzenli ritimlerini duyumsuyordum. Her atışında gözlerimi kapatıyor ve gülümsüyordum. Kıymetliydi çünkü. Demir'le olan her anım paha biçilmez derecede kıymetliydi.

Göğsü biraz öncenin aksine gergince şişti ve nefesini usulca verdi. Sanırım söyleyeceği şey onu germişti. "Ben gelince hemen evlenelim mi?" dudaklarından çıkan kelimeler beni duraksattı. İlk teklifte böyle ani olmuştu. Beklenti içinde yüzüme bakıyordu.

Beklememizin bir anlamı yoktu aslında. Uzun zamandır tanışıyorduk ve birbirimizi yeterince tanıyorduk. Demir kalbimi vereceğim tek adamdı. "Olur," dedim sakince. Heyecanla parladı gözleri. "Harbi mi?" dişlerimi göstererek gülümsedim. "Harbi," başımın iki yanından tutup alnımdan seslice öptü. "Kaç gündür bu konuşmanın provasını yapıyordum," nefesini kuvvetlice verdi. "Çok kolaymış ulan," diye bağırdı.

Dayanamayıp kalbinin üzerinden öptüm. "Beklemeyelim," ve ekledim. "Altı ay uzun bir süre, sen gelinceye kadar hazırlıkları tamamlarız,"

DEVRİM KADINIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin