10. bölüm

1.1K 43 0
                                    

(Safiye tam her şey mükemmel derken bir haber gelir ve odadan fırladığı gibi soluğu haremde alır. Şehzade Murat'ın odasına giden yolda Didar kalfa ile bir cariyeyi görür.)

(Safiye sert bir ses tonuyla) - Didar kalfa...

Didar kalfa- Sultanım.

Safiye- Kim bu yanındaki hatun? Nereye götürüyorsun onu bu şekilde süsleyip püsleyip? Şehzademe mi?

Didar kalfa:- Sultanım ben sadece görevimi yapıyorum. Nihayetinde bir şehzadenin odası boş kalamaz

Safiye- Şehzademizin odası boş değil kalfa. Ben varım onun yanında. Sen meraklanma ben her şeyine yeter, her ihtiyacını karşılarım. Başka birine ihtiyacı yok şehzademin.

Didar kalfa- Lakin sultanım, şuan görevimi yapmama engel oluyorsunuz. Şehzademizin ve Nurbanu sultanımızın kulağına giderse sizin için iyi olmaz.

Safiye- Kalfa, benim sabrımı taşırmadan yanındakini de al git buradan. Bir daha da benden habersin iş yapmaya kalkma. Şunu da o kıt kafana iyice sok. Nasıl ki Nurbanu sultan Topkapı'nın sultanıysa ben de buranın sultanıyım. Burada, bu haremde onun değil, benim emirlerim geçerlidir. Ya benim emirlerime uyarsın ya da defolup gidersin. Karar senin.

Melek hatun- Sultanım bu kalfa şimdi gidecek yemeden içmeden Nurbanu sultana sizin söylediklerinizi yetiştirecektir. Tabi bire bin katarak.

Safiye- ben ona bir şans verdim melek, gerisi ona kalmış. İnşallah verdiğim şansı iyi değerlendirir.

( Tabi ki Didar kalfa bu şansı kullanmayı beceremez ve tıpkı Melek hatunun söylediği gibi olan biten her şeyi bire bin katarak Nurbanu'ya mektubunda anlatır. maalesef ki bu mektup Nurbanu'dan önce Safiye'nin eline geçer.)

- Nurbanu  sultanım, bilmenizi isterim ki ben artık görevimi yerine getiremez oldum. Neye elimi atsam Safiye hatun engel oluyor bana. Şehzademizin yanına değil bir cariye, dişi sinek bile yaklaştırmaz oldu. Geçen gece şehzademin gölünü hoş etsin diye bir hatun yollamak istedim. Yolumuzu kesip bu hatunu götüremezsin dedi. Bende Nurbanu sultanımız ve şehzademize layık olmak için görevimi yapıyorum deyince, Nurbanu sultan da kimmiş o buraya karışamaz buranın sahibi benim dedi ve beni tehdit edip geri gönderdi. Bunları size yazmaktan dolayı büyük bir üzüntü duysam da anlatmaya mecburdum. Zira olanları bilmeniz ve bir çözüm bulamanız lazım, aksi halde Safiye sadece bu sarayı değil sizin konumunuzu da elinizden almaya kalkacak.

 ( Safiye mektubu okur ve sinirden deliye döner.)

Safiye- Bana derhal kalfayı çağır Melek.

Melek hatun- Hemen çağırıyorum sultanım.

( Bir zaman sonra Didar kalfa odaya gelir.)

Didar kalfa- Beni çağırtmışsınız sultanım.

Safiye- Haremde düzen nasıl onu sormak için çağırdım seni Didar. Bir sorun yoktur inşallah.

Didar kalfa- Hiç bir sorun yok sultanım.

Safiye- Yani emirlerime harfiyen uyuluyor öyle mi?

Didar kalfa- Evet sultanım. Siz ne derseniz o olur. Aksi mümkün mü?

Safiye- Didar kalfa, sana bir şey sormak istiyorum. Merak ediyorum neden beni sevmiyorsun? Ben sana ne kötülük yaptım?

Didar kalfa- Haşa sultanım, sizi elbette seviyor ve sayıyorum. Lakin bir şey mi oldu? Bir kusurumu mu gördünüz? Eğer hala geçen günkü cariye meselesi yüzünden bana kızgınsanız bilin ki öyle bir şey bir daha tekrarlanmayacak. Bundan böyle zinhar sizin sözünüzden çıkmam.

( Safiye Didar kalfanın mektup yazarak ettiği ihaneti düşündükçe çıldırıyor lakin sakinliğini korumaya çalışıyordur.)

Safiye- Sadakat bu hayattaki en değerli şeydir Didar kalfa. Ve sen haklısın o günkü olay bir daha asla tekrarlanmayacak. Şimdi görevine dönebilirsin. Harem boş bırakamaya gelmez.

Didar kalfa- Haklısınız sultanım. Hemen gidiyorum. ( kalfa çıkar.)

Melek hatun- Sultanım daha ne kadar kalfanın ihanetlerine göz yumacaksınız?

Safiye- Bu haremde hiç kimse saf ve temiz kalamaz mı Melek? İlla hayatta kalmak, bir yerlere gelebilmek için insanın elini kana mı bulaması mı gerek?

Melek- Anlayamadım sultanım.

Safiye- Didar kalfaya bana bir çok kez ihanet etmesine rağmen bir şans daha vermek istedim. Ama o yine gözümün içine baka baka bana yalanlar düzdü. Bana başka çare bırakmadı. öldürün onu. Kellesini de Nurbanu sultana yollayın. Eminim hediyemi beğenecektir.

Melek- Lakin sultanım bu biraz fazla olmadı mı? Kalfayı saraydan atsak yeterliydi bence.

Safiye- Sence yeterli ama bence değil. Hayırdır melek yoksa sende mi emirlerime karşı geleceksin?

Melek hatun- Haşa sultanım ne haddime. Derhal emrinizi yerine getireceğim.

Safiye- Alâ.

( Bir kaç gün sonra bir gece yarısı Didar kalfanın başı kesilir, kellesi de Nurbanu sultana yollanır.)

Gazanfer ağa- Sultanım, bu kutu size gelmiş.

Nurbanu- Neymiş bu? Kim göndermiş?

Gazanfer ağa-Bir malumatım yok sultanım.

Nurbanu- Aç bakalım neymiş görelim.

( Gazanfer kutuyu açar ve içinden Didar kalfanın kellesi çıkar. Nurbanu, Gazanfer, Canfeda hatun hepsi gördükleri şey karşısında şok olurlar)

Canfeda- Aman Allah'ım bu da ne? Kim yapar böyle bir zalimliği zavallı kalfaya?

Gazanfer ağa- Her kim yaptıysa Nurbanu sultanımıza bir şey anlatmak istemiş. yoksa böyle bir şey gönderilmezdi.

(Nurbanu kimin yaptığını anlamıştır)- Safiyeeeee....

Sarayda İki VenedikliWhere stories live. Discover now