62.bölüm

371 22 0
                                    


Nurbanu sultanın ölümü bir çok şeyi değiştirdi. Harem adeta baştan yaratıldı. Nurbanu ve Hürrem sultanın en sevdikleri renkler olan erguvan ve yeşil haremden silindi. Yerini altın sarısı aldı. Bir süre sonra Safiye sultanın cadı olmadığı, şehzade katili olmadığını Murat Han öğrendi. Canfeda kalfa her şeyi itiraf edip Safiye sultanın yanında yerini aldı. Safiye ile Murat Han yeniden yakınlaştı. Fatma adında bir kızı ve Yahya adında bir şehzadesi olmuştur. Safiye sultan ile yakınlaşan sadece Murat Han olmadı. Cihandaki tüm ülkeler Safiye sultana yakınlaştı. En başta da İngiltere Kraliçesi Elizabeth. Kraliçe, Osmanlı'dan imtiyaz elde etmek istiyordu.

Ceneviz ve Venedik'e verilen imtiyazlar sayesinde ticaret gemileri Osmanlı limanında ticaret hakkına sahipti. Daha sonra bu tür haklar Kanuni döneminde Fransa'ya da verilmişti. Şimdi de İngiltere aynı haklara sahip olmak istiyordu. Bu isteğinde ona yardımcı olması için de safiye sultana hediyeler göndermeye başlamıştı. Karşılıklı gönderilen hediyeler sonucunda aralarında bir dostluk başladı. Bu dostluğun karşılığında da İngiltere istediğini elde etti. Osmanlı'nın yabancı devletlere tanıdığı kapitülasyon haklarından o da yararlanmaya başladı.

Safiye'nin Nurbanu sultandan sonra güçlü bir rakibi olmadı. Şahuban, Naz-Perver, Şems-i Ruhsar, Mihriban vs. birçok rakibi olsa da Safiye sultana gerçek anlamda kimse kafa tutamadı. Tutanlarsa yaşamadı. Nurbanu sultanın şehzade Mehmet'e yolladığı Halime hatunsa kısa zamanda şehzadenin gönlünü kazanmayı başardı. Halime hatun, şehzadenin gönlünü kazanmayı başarmıştı başarmasına da bu durum Safiye sultanın gözünden kaçmadı.

Şehzadesini kendine meftun eyleyen bu hatunu araştırmaya başladı. Araştırmaları sonucunda Abaza asıllı olduğunu, asıl adının Altunşah Solohov-Lakerbia olduğunu ve Nurbanu sultan tarafından kendisine Halime isminin verildiğini öğrenince onu şehzadesine Nurbanu validenin gönderdiğini anladı.

Halime'nin kendisine karşı bir kusuru olamaması, şehzade Mehmet'i mutlu etmesinden dolayı onu saraydan atamayacağını bilen Safiye ondan kurtulmak için başka bir yola başvurdu. Bu yol ki yıllar evvel Nurbanu sultanın kendisinden kurtulmak için seçtiği yoldur. Halime'yi unutturmak için şehzadeye cariyeler sunmaya başladı. Halime hatun bunu kabullenmedi. Halvete giren cariyelerden bir şekilde kurtulmayı başardı. Bunu haber alan Safiye daha da hırslandı.

En uzak diyarlara kadar haber saldı. En güzel kızların hareme getirilmesini emretti. Cariyeleri bizzat kendi seçip Manisa sancağına yolladı. İçlerinde bir vardı ki Safiye sultanı saflığı ve neşesiyle etkiledi. Bu kız Rum asıllı Helendi. Helen'in tavırları Safiye'nin hoşuna gidiyordu. Bu kız şehzademin hareminde olmalı diyordu kendi kendine.

Sonunda kararını verdi bu kızı Manisa'ya yollayacaktı. Safiye, bu Rum kızına güleç,neşeli anlamına gelen Handan ismini verdi ve Manisa sancağına gönderdi. Handan hareme girer girmez bir kaç ay içinde halvete girmeyi başardı. Handan'ın sürekli şehzadenin yanında olması ve hep halvete onun çağrılmaya başlaması Halime hatunu çileden çıkarıyordu. Her gün Handan'dan kurtulmanın planlarını yapıyordu. Handan başarmıştı. şehzade artık onun yanındaydı lakin Halime hatunu da bir kenara atmış değildi.

Safiye sultan gelini Handan'dan gelen mektuplardan hiç hoşnut değildi. Zira Handan hatun hala Halime'nin şehzadenin aklında olduğunu yazıyordu. Safiye ne yapmalıyım da bu hatundan kurtulmalıyım diye düşünürken 1587 yılında Halime hatun Mahmut adında bir şehzade dünyaya getirdi. Haseki sultan olarak hanedanda yerini aldı.

Handan hatun da Safiye sultan da minik şehzadenin doğumuna mutlu olmadılar. Lakin şehzade Mehmet ilk kez baba olmanın heyecanını yaşıyordu. Sevdiği bir kadından şehzadesi olduğu için mutluydu, hem de çok mutluydu. Halime de bu doğumun aşklarını kuvvetlendirdiğini düşünüyordu. Öyleydi de. Mehmet'in Halime sultana olan aşkı her geçen gün artıyordu. Safiye sultan ve Handan hatun ise her geçen gün şehzade üzerindeki etkilerini kaybediyorlardı.

Aylar geçiyor lakin Safiye sultan Halime'den kurtulacak bir yol bulamıyordu. Her gelen mektup şehzadenin Halime'ye olan bağlılığı yazılıyordu. Safiye iyice korkmaya başlamıştı. Ya bu aşk sarhoşu Mehmet lafımı dinlemez de bu hatuna nikah kıyarsa ne ederim diye düşünmekten kendini alamıyordu. Bu olmamalıydı onca ateşten geçip bu makama ulaştıktan sonra güçlü bir rakip gelin, hem de nikahlı bir olmamalıydı.

Safiye her geçen gün ne yapsam, ne yapsam diye haremde dört dönerken bir mektup geçti eline. O mektupta Halime sultanın ara sıra bir büyücü kadının yanına gidip geldiği yazıyordu. Mektupta yazanlar doğruydu. Halime sultan arada bir Manisa sancağına ilk gittiği zaman uğradığı kadının yanına giderdi. Büyü yaptırmazdı. O kadına gitmesindeki sebep korkuydu. Ya şehzade Mehmet de ilerde babası gibi olur başka şehzadeler doğunca beni unutursa diye cariyelerin gebe kalmalarını engelleyecek ilaçlar alıyordu o kadından.

Bunu öğrenen Safiye sultan fırsatın ayağına geldiğini düşündü ve hemen harekete geçti. Bu fırsatı en iyi şekilde kullandı. Şehzadeye Halime sultanı o kadının yanındayken bastırdı. Sevdiği kadının büyü yaptırdığına inandırdı Mehmet'i. Halime yalvarsa yakarsa da inanmadı şehzade ona ve başta Handan hatun olmak üzere diğer cariyelere yöneldi. Halime'yi tamamen silmedi lakin bir daha eskisi gibi de sevmedi. 

Sarayda İki VenedikliWhere stories live. Discover now