"Sıkı giyin, üşütürsün."

Start from the beginning
                                    

"Yok. Yani hiçbir iz yok arkasında." dediğinde omuzlarımı düşürdüm.

"Bulabilirim, demiştin."

"Denerim, demiştim."

"Denediğinde inanmıyorum." dedim kaşlarımı çatıp.

"Bana inanmıyor musun?" diye sordu üzülerek.

"Ben... Ondan sonra kimseye inanmamaya başladım."

"Ona güvenmemen bana da güvenmeyeceğin anlamına gelmez Büşra. Ben o değilim."

"Neden bulamadın o zaman Deniz?" diye sorduğumda saçlarını karıştırdı.

"Sen ne kadar kabullenmek istemesen de o öldü Büşra. Ondan bir iz bulmaman çok normal." dedi dirseklerini dizlerinin üstüne koyup öne doğrulurken.

Başımı iki yana salladım.

"Sadece kendini üzüyorsun. Tamam, çok seviyorsun. Ama o gitti. Gitti ve bitti." dediğinde kaşlarımı çatıp doğruldum.

"Gitti ama bitmedi." dedim sesimi yükselterek.

Derin bir nefes alırken alnını sıvazladı. Gözlerim yaşarmaya başlamıştı bile. Ayağa kalkıp yanıma geldi.

"İlaçlarını almayı unutma." dedi yanağımdan süzülen gözyaşımı silerken. Usulca gülümsedi, gamzelerine kaydı gözlerim. Son kez bana bakıp arkasını döndü ve kapıya doğru ilerledi.

"Bugün yine oraya mı gideceksin?" diye sordu elini kapının koluna koyarken.

"Bilmiyorum." dedim yutkunup.

"Ben evdeyim. İşin bittiği zaman gelirsin." dedikten sonra kapıyı açtı.

"Tabii istersen." diye ekledi evden çıkmadan önce.

Gittiğinde yine ben tek kalmıştım. Gözyaşlarımı silip ayağa kalktım ve merdivenleri yavaşça çıkıp odama gittim. İlaçlarım masanın üstündeydi. Masaya doğru yürüdüğümde gözüm aynadaki yansımama takıldı. Olduğum yerde durup kendime baktım. Gözlerim kısa saçlarıma kayınca tekrar ağlamaya başladım.

Ben... senden sonra saçlarımı kestim Emre. Yıllardır kesmediğim saçlarımı kestim.

Saçlarımı kestim, o dokundu diye.

Gözaltlarım kızarmıştı, küt kestiğim saçlarım dağılmıştı. Enkaz gibiydim. Kazadan son anda kurtarılmış insanla eşdeğerdim. Olduğum yere, aynanın karşısına, oturdum. Dakikalarca kendimi izledim. Emre 'den sonra enkaza benzemiş olan beni izledim aynadaki yansımamdan. Ve ben böyleyken yaşamak istemiyordum. Emre yokken ben burda olmak istemiyordum. Ben onun yanında olmayı istiyordum, ölümü göze alarak. Onun dediğinin aksine tam tersine; ölmeyi hak ediyordum, yaşamayı değil.

>>>>>>>>>>>>>>

Yol boyunca tuttuğum gözyaşlarımı binanın önüne gelince serbest bıraktım.

Bu sokak...

Sessiz bir şekilde ağlarken binaya doğru ilk adımımı attım. Binaya girip merdivenleri yavaş yavaş çıkarken Emre 'yle geçirdiğim her anım aklıma geldi. Burnumu çektim kapının önüne gelince. Buraya ilk gelişim geldi aklıma. Benimle koltukta oturup, birbirimize alıştığımızda bana iyi geleceğini söylemişti. Söz vermişti ve verdiği sözü tutmuştu da. Montumun fermuarlı cebinden asla çıkarmadığım anahtarı çıkarıp kapıyı açtım. Eve ilk adımımı attığımda derin bir nefes aldım. Evin kokusunu içime çektim. Sanki evin duvarına Emre'nin kokusu sinmişti. Kapıyı ardımdan kapatıp anahtarımı eski yerine koydum. Ayakkabılarımı çıkarıp tek bir ses dahi olmayan evde yürümeye başladım.

CAMBAZWhere stories live. Discover now