Neden Buradasın?

En başından başla
                                    

Duraksamadan,"Bilirim." deyince küçük dişlerini ortaya çıkararak gülümsedi, oysa gözleri çoktan yakamozlardan sıyrılmıştı. "Hiçbir yere ait olmadım,hiç kimseye ait hissetmedim. Anneme, babama, arkadaşlarıma... Hatta kendime." Kadehi sehpaya bırakmasının ardından karnıma yasladığım ellerimi kavrayınca dudaklarımın arasından şaşkınlık yüklü bir soluk geçmişti. "Sen kimseye, hiçbir şeye ait hissetmezken ellerin mürekkebi nasıl da kabullenmiş." Parmaklarımı okşayarak avucumu yukarı bakar hale getirdi ve burnunu avucumda dolaştırdı. Tüylerim diken diken olmuşken onu, davranışlarını anlamlandırma gafletine düşmüyordum, aksine sorgulayabileceğim her hareketini sakinlikle karşılamak hususunda dirayetliydim. "Söylesene, avuçların kaç yaşından beri mürekkep kokuyor?"

"Sekiz." dedim bir çırpıda. Şarabın ıslattığı dudaklarını avucuma yaklaştırdı, öpeceğine inandığım sırada başını arkaya atarak, "Benimse on bir yaşımdan beri parmaklarımı piyanonun eski tuşları yaralıyor. O gün adam müşterileri ile ilgilenirken yanlışlıkla piyanonun bir tuşuna bastım, silik notalara aşinalık kazandım ve anladım ki abim bir yönden haklıymış; yürümek kafa dağıtmasa da, seni kafanı dağıtacak olgulara yönlendirebiliyormuş." dedi ve sertleşmiş parmak uçlarını mürekkep lekelerime değdirdi, tırnak diplerine yakın yerlere denk gelen, kabuk bağlamış, yaraları tenimi sıyırdı. Şimdiye dek rastlamadığım incinmişliklerine dokunabildiğim hakikati fokurdayıp saç diplerimi sızlatınca göz pınarlarım taşmıştı, neredeyse ağlayacaktım. "Piyanoya çok yakışıyorsun." Sesimin çatlaması dikkatini çekmiş olacak ki ellerimi okşamayı bıraktı. "Ve rüyalarına." dedi tınısını dolgun tutarak, son heceye bindirdiği kesinlikten konuyu uzatmamam gerektiği anlamını çıkardığım için başımı sallamakla yetindim ve "Hayatımda karşılaştığım ikiliklerden bir tanesini paylaşma nedenim diğerini rahat kavrabilmeni sağlamaktı."diyene dek okşadığı mürekkeplerimin çiçek açışını seyredaldım, hepsi Sehun'un yaralarının kurumuş kanından aşırmış birer birer kan çiçeklerine dönüşüyordu. "Bu seferki benden biraz daha bağımsız yahut bağımsızdı. Bay Kim hocalardan toprak gruplarını baş alfa konusunda bilgilendirmelerini rica etmişti, eminim konunun genel hatlarına vakıfsındır. Ben yine de üstünden geçeyim; baş alfalık genlerle aktarılır, her 96 yılda bir aynı aileden bu genlere sahip bir alfa dünyaya gelir fakat ilk defa baş alfalık mertebesini taşıyabilecek iki potansiyel aday beklenen yıl içerisinde doğdu: Ben ve kuzenim Chanyeol. "

"Kuzenin mi?" Şarabından yudumlayıp ağır ağır başını salladı. "Evet, Park Chanyeol. Halamın oğlu. Büyüklerimiz ne yapacağından habersiz biz 4 yaşımıza gelene kadar beklemiş çünkü baş alfalık genlerinin 4 yaşında aktifleştiğine dair genel bir yargı var fakat dedemden de vakıf olduğumuz üzere 4 yaşına gelindi mi her şey apaçık ortaya serilmiyor; babamın aktardığına göre dedem 19 yaşına bastığı sıralarda çıktığı av dönüşü evdekilere baş alfa olduğunu açıklamış ve kendini günlerce odasına kapamış, onunla konuşmak için çabalayanları geri çevirmiş ancak ayların ardından etrafındakilere bu konuyu unutmaları gerektiğini belirterek normal hayatına devam etmiş. Dedemi yaşadığı buhrana sürekleyenin ne olduğunu, hangi şartlarda genlerini inkar ettiğini bilmiyoruz; korktu mu, sorumluluğu kaldıramadı mı, yoksa altında bambaşka bir sebep mi yatıyordu... Bir kanıya varması zor. Bay Kim'in, eğitmenimizin, hem beni hem de Chanyeol'u yanına alarak çocukluğumuzdan itibaren eğitimlere başlaması, ulaşabildiği bilgileri değerlendirmesi ise baş alfa kim olursa olsun öylece kenara çekilmesini engellemekti. Baş alfa kim olursa olsun demem de lafın gelişi aslında, herkes Chanyeol'un baş alfalık genlerini taşıdığına kesin gözüyle bakıyordu. Ben piyanosuna, kitaplara sığınmış, sessiz ve içine kapanık biriyken; o güçlü, atılgan bir karakter taşıyordu. Dönüşmeden önce av partilerine gözlemci olarak katılırdı, bense o geceler ay ışığının altında kitap okurdum. Tek kuşku duyan, her nedense, Bay Kim'di; Chanyeol'e verilen eğitimleri benimde almamı sağlar, baş alfa olmasan bile onun yardımcılığını üstlenirsin diyerek beni yüreklendirirdi. Tam bilgiye ulaşamamızın getirdiği çözüm yollarından biri koruyucu kurtlara birden fazla kişiyi koruma görevi vermekti ve o aralarına beni de kattı, en sonunda sadece Chanyeol ve benim korunmam gerektiğini söyledi, yakıldığını sandığımız bazı kitapları kuzey bölgesinde, mağaralara saklanmış halde bulunca dillerini çözerken beni yanından ayırmadı. O eski sayfaları incelerken okuyabildiğimiz ilk cümle: 'Ayın kana bulandığı gece arafın kapıları aralanacak.' tı ve cümleyi okur okumaz ay ışığının altında okuduğum kitaplar zihnimi doldurmuştu, artık işlerle kendi isteğimle ilgileniyordum."

Capricorn-Sekai [Omegaverse] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin