51. Bölüm | SEZON FİNALİ

32.5K 1.7K 325
                                    


Yeni sezon yayınlanma tarihi: 10 ARALIK Salı

--


"Şimdi kim bekleyecek o kadar saat? Hemen öğrenemiyor muyuz?" Doktorun odasından çıktığımızdan beri söyleniyordu. Ben sonucu bildiğim için onun kadar sorun etmiyordum.

"Alt tarafı bir saat. Abartmasan mı?"

"Ne kadar rahatsın!" diye çemkirdi bir de. "Farkındaysan baba olabilirim?" Bunu söylerken bile bir şişindi, hindi gibi kabardı ve suratına olgun olduğunu düşündüğü bir gülümseme yerleştirdi. "Nasıl? Yakıştı değil mi?"

Şu hareketlerine istemsizce güldüm. "Kendini kaptırdın ama biraz sonra büyük yıkım yaşayacaksın. Bak, sonra beni suçlama."

Hastaneden çıktığımızda, "Yok, daha kaptırmadım. Hala temkinliyim," dedi. "Evet, bu kaptırmamış halim. Eğer kaptırsaydım şu anda sana sırtımda İstanbul turu attırırdım." Kendini işaret etti. "Beni bilirsin."

"Bilmez miyim hiç?" Arabama bakınıp tekrar ona döndüm. "Ne yapacaksın sonuçlar çıkana kadar?" Birlikte yemek yiyelim, demek isterdim ama bu kadar basit bir şeyi söylemeye bile yüzüm yoktu artık ona.

"Bir arkadaşa uğrayacaktım. Ona gider gelirim herhalde." Telefonundan saate baktı. "Ama tam vaktinde burada olurum, bensiz girme."

"Tanıdığım bir arkadaşın mı?" Dayanamıyordum işte. Melisa'ya mı gidecekti yoksa başka birine mi diye içim içimi yiyordu.

"Pardon?" Kaşlarını kaldırıp, hangi hakla bunu sorduğumu sorgulamakta haklıydı.

"Yani bir saat çok kısa değil mi? Yetişemezsen ben sana sonucu söylerim." Saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdım.

"Bunu kaçırır mıyım sence?" Bana güvenmiyordu. Heyecanlı olduğu kadar güvensizliği de vardı. "Neyse, hadi kaçtım ben." Arkasını dönüp giderken dudaklarımı dişliyordum. Yapabilirdim bence. Sonuçta yabancı değildi. En fazla reddedilirdim, ki bu en basit olanıydı.

"Tuna?"

Bana döndüğünde kalbim ağzımda atıyordu. Birkaç adım atıp yanına yaklaştım. "Aç mısın?"

"Yo, değilim." Öküz işte.

"Ben açım."

"Peki, yemek ye?" Ayağımı yere vurup bağırmamak için kendimi zor tutuyordum.

"Birlikte bekleyelim demek istiyorum."

İstediğini duymanın ukalalığıyla eliyle çenesini sıvazlayıp güldü. Bittim. Ama bu kısa sürdü. "Çok merak ediyorum," dedi. "Sevgili sevgiliciğinin benimle yemek yemek istediğinden haberi var mı?" İşaret parmağını kaldırdı. "Ya da şu daha yerinde bir soru olacak. Burada ne için bulunduğunu biliyor mu?" Gözlerinde saf bir öfke vardı. "Babasının ben olduğum bir çocuğa hamile olduğun şüphesini onunla paylaştın mı yoksa uzatıp en son mu söyleyeceksin? Eğer paylaştıysan epey kızmış olmalı. Ve paylaşmadıysan, çok seveceğini söylediğin adamı bir güzel kandırıyor olmalısın. Tabii kendini de. İşe bak, soru soruyu doğuruyor." derken yer yarılsın istedim. Yarılsın da dibine gireyim. "Aklından çıkmadığımı biliyor mu mesela? Sürekli beni düşündüğünü? Hayalimi kurduğunu? Ne çok soru varmış ya."

Cevap almak için soruyordu belki ama daha çok canımı yakmak için böyle konuştuğu belliydi. Ona şimdi Arslan'la ayrıldığımızı söyleyebilirdim. Bunu yapabilirdim ama bu sefer de devam etmeyeceğinin bir garantisi yoktu ki. Yine canımı yakacak şeyler söyleyecekti ve belki ayrılmam sadece egosunu tatmin edecekti. 'Beni unutamadığın için ayrıldın.' Ve bu laflarının üstüne böyle bir şey söylemem, 'Bana geri dönmemen için hiçbir neden kalmadı,' demekti. Bunca şeyin üstüne ne ona bu imayı yapmaya yüzüm vardı, ne de onun geri döneceğinin garantisi. Buradaydı çünkü baba olmak istiyordu. Benim için değil, olmayan çocuğu için buradaydı. Hiçbir şey söylemeyip ona arkamı dönerek arabama doğru gittim. Kendi bilirdi. Bir saat sonra yine gelecekti nasılsa.

USLANMAZ | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin