99. Bölüm

14.3K 1.1K 301
                                    


Tuna Karaormanlı



İklim.

Benim dünyalar güzeli karım, sevgilim, her şeyim. Hayatımı şüphesiz ikiye ayıranım o benim; İklim'den önce ve İklim'den sonra. Öncesinin pek bir anlamı da, hatırası yok bende. Biraz muzur bir çocukluk, bolca yaramazlık ve öylesine yaşanmış günler. Ama sonrası... Sonrası için bir cümle kurmaya kalksam sonunu getiremem muhtemelen. Ve getirsem, eminim ki başını unuturum. Öyle uzun uzun anlatılmayı hak edecek kadar dolu, dopdolu. Sanki hep bir şeyi bekliyormuşum da o geldikten sonra beklediğine kavuşmanın huzurunu yaşıyormuşum gibi. Sanki içimde hep eksik bir parça varmış da o eksik parçayı onun gelişiyle tamamlamışım gibi. Yüzümdeki gülümsemenin, gözlerimdeki ışıltının sebebi. Hayatım, yolum, yol arkadaşım.

Bir insanı bu kadar sevmek tehlikeli aslında. Sadece onunla varsın, o yoksa yoksun. Ve ben de yok oldum. Ondan ayrı kaldığım her günde azar azar kayboldum. Beni ayakta tutan tek şey bir gün bizi bir araya getirebileceğime olan inancımdı. Eğer o inancım olmasaydı şimdi esamem okunmazdı. Ama doğru şeye inandım ve şimdi varım. İkimiz de varız.

Duygularımı az miktarda yaşamayı bilmiyordum. Ona karşı hissettiğim her duyguyu zirvede yaşıyorum. Bu yüzden hissettiğim sevginin de, öfkenin de içime sığmadığı zamanlar var. Bu yüzden onu kırdığım, gözlerindeki yaşların sebebi olduğum ve haliyle kendimden nefret ettiğim günlerim oldu.

Birini kendinden bile çok sevdiğin zaman o üzgünse sen kahroluyorsun. Ama onun üzgün olma sebebi sensen işte orada durman gerekiyor. Ben de durdum. Onun istediği gibi ondan uzak durdum. Kolay olmadı ve kolay olmayacağını bile bile kendimi ateşe attım. Ama onu tamamen kaybetmektense ondan uzak kalmak daha iyi bir seçimdi. Tıpkı onun istediği gibi.

Onun kalbindeki Tuna'yı öldürmektense onu terk eden Tuna olmayı seçmek, hayatımda karşılaştığım en zor tercihti. Bu tercihimin sonuçlarına katlanmak da başıma gelebilecek en kötü deneyimdi.

İkimizin de nefes alması için buna ihtiyacı vardı. Ben olmadığımda o daha sağlıklı düşünebilecekti, o olmadığında ben ne yaşadığımın farkına varacaktım. Bunun gibi bir sürü neden ve sonrası içimde verdiğim koca bir savaş. Kendimi frenleyerek geçirdiğim ayların sonucunda sadece o değil, ben de bir şeyleri öğrenmiştim. Onun deyimiyle büyümüştüm.

Ne yaşanırsa yaşasın sonunda buradaydık, birlikteydik ve ikinci şans denilen şeyi hakkıyla yaşıyorduk. Mutluydum, hem de hayal edemeyeceğim kadar mutlu. Bu yüzden araya giren sınavların bir önemi yoktu. Hatta unutmuştuk bile. Kötü hatırası olan her şeyin üzerine mavi bir çizgi çekmiştik. Zihnimizde de, kalbimizde de sadece güzel anılara yer vardı. Ha bir de güzel hayallere; bebeğimiz gibi.

Hayatımın en güzel müjdesini bana verdiği o geceyi, yaşadığım hiçbir an unutamam. Hiç beklemediğim bir anda karşıma öyle bir şeyle çıkmıştı ki; daha fazla mutlu olamayacağımı düşündüğüm bir anda bunun daha fazlasının mümkün olacağını öğrenmiştim. Bir bebeğimiz olacaktı. Yıllardır kurduğum hayal nihayet gerçekleşecekti. Sevdiğim kadından ve benden bir parça hayat bularak aramıza katılacaktı. Bundan ötesi var mıydı?

Baba olmaya hazır mıydım, bunu düşünmemiştim. Ama başından beri hep bir çocuğum olsun istemiştim. Bu istek hiçbir zaman azalmamış, geri plana atılmamıştı. Hazır olmasam bile onunla tecrübe ederdim hayatı. Gözüm korkmuyordu. Her baba gibi çocuğumun arkasında sapsağlam duracak gücü kendimde buluyordum ve bu bana yetiyordu.

İklim de harika bir anne olacaktı. O benim kadar hevesli değildi eskiden. Öncelikleri farklıydı. Küçük yaşta yaşadığı acı tecrübelerden sonra iyileşmek için kendini işine, eğitimine vermiş ve böyle yaşamaya alışmıştı. Oturup kendini dinlemeye pek vakti olmadığı için de anneliği ertelemek istemişti. Ama şimdi görüyordum ki, o da en az benim kadar istekliydi. Zaten önemli olan onun da istediği bir vakitte bunu yaşamaktı. Yaşıyorduk da.

USLANMAZ | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin