HY-23

50.8K 1.8K 191
                                    

Ve papatyalar vardır bir de bayım.

Kimileri gülen suratların başına taç olurken, kimileri de "seviyor, sevmiyor" diyerek üstüne basılıp ölüme mahkûm edilirler.

Kadınlar da böyledir bayım, kimileri tıka basa sevgiye bulanırken, kimileri buz tutmuş yüreklere anılar olurlar.

Şimdi sorarsanız sen hangisisin diye, cevabını bulmak için kalbinize bakmanız yeterli bayım.



***

İki kişiye ithaf veremiyorum ama Batu'yu eklemesem olmazdı. ;) @Bthnatly ithaf için söz vermiştim. :) . Keyifli okumalar umarım beğenirsiniz.

Uyanalı iki saati geçmesine rağmen yataktan çıkacak gücü kendinde bulamadı. Annesi, okul için uyandırmaya geldiğinde hastayım diye yalan söyleyip başından savdı. Normalde bu tür yalanlarına inanmazdı ama gerçekten kötü görünüyor olmalıydı.

Dünün, şaşkınlıkla karışık acısını üstümden atamıyordu. Bütün yaşam enerjim alınmış, vücudumu ağır bir pişmanlık kaplamış ve bu onu halsiz düşürmüştü. Aklında tonlarca cevaplayamadığı sorular vardı. Dün geceden beri gözünden, tükenmek bilmeyen yaşlar akmaya devam ediyordu. Yatağın karşısındaki komodinin aynasından kendine bakmaya korkuyordu. Gözlerinin içinde hissettiği acıyla, şişmiş ve kıpkırmızı olmuş halleri aklında canlanıyordu. Burnunda kocaman bir kırmızılık olduğuna emindi. Ne kadar kötü bir durumda olduğunu tahmin edebiliyordu. Ama bunların yanında yüreğinde hissettiği yangın tarifsizdi. Canının hiç bu kadar yandığını hatırlamıyordu. Tüm bu yaşananlardan önce bu kadar kırılıp, üzüleceğini tahmin bile edemiyordu.

Kuzey'in yüzüne bir daha bakamazdı. Herkesin içinde ona olan duygularını gizleyip, hiçbir şey olmamış gibi davranamazdı. Onun için bir hiç olduğunu bildiği halde bunu takmayıp, hayatına kaldığı yerden devam edemezdi.

Tüm gece ağlamasına rağmen içini yeterince boşaltamamış gibi geliyordu. Ağzımdan küçük bir hıçkırık kaçsa ailesi duyar diye korkuyordu. Birde onlara yalan uyduracak gücü kendinde bulamıyordu.

Âşık olduğu yeşil gözlerin bundan sonra kendisine eskisi gibi bakmayacağını bilmek içindeki ateşi körüklüyordu. Belki acıyarak, belki duygusuz... Her zamanki gibi işleri mahvettiğini ve Kuzey'i çok daha erken kaybettiğini biliyordu. Belki duygularını açmasaydı Kuzey, gidene kadar ondan mahrum kalmazdı. Bu düşünceyle kısıkta olsa dudaklarından engelleyemediği hıçkırıklar dökülüyor. Dün Kuzey'in tepkisinden korkup beklemeden kaçmıştı ama karşılaştıklarında nasıl davranacak deli gibi merak ediyordu. Onun karşısına çıkacak cesareti yoktu ama bu kafasında senaryolar kurmasını engellemiyordu. Hepsi de birbirinden kötü senaryolar.

Onu öptüğünde kalbinin gerçekten nasıl yerinden fırlamadığını merak ediyordu. Her ne kadar tam bir öpüşme sayılmasa da bu dokunuşun bile onda bıraktığı etki çok büyüktü. Ne kadar içi içini yese ve pişman olsa da bir yanı kontrol edemediği bir sevinçle kaplıydı. Kuzey' den ona kalan en güzel anıydı.

Göz kapakları kapanıp o anı tekrar yaşadığında parmakları havalanıp tüy kadar hafif bir şekilde dudaklarında geziniyor. Tenindeki normalden fazla sıcaklığa rağmen o ana geri dönmek içini titretiyordu. O yanında olmadığında ne kadar sıcak olsa da hep ayazda kalmış gibi olacaktı. Hiçbir yaz mevsiminin sıcaklığı onun kalbindeki ve yanındaki sıcaklığıyla boy ölçüşemezdi. Kuzey, yanında kalsa ömür boyu kışı yaşamaya razıydı.

Acaba o gittikten sonra unutabilir miydi? Kokusu da onunla birlikte gider miydi hayatından? Gözlerinin yeşil tonunu hafızasından silebilir miydi? Dudağına değen dudağının sıcaklığı soğur muydu bir gün? Bunları gerçekten istiyor muydu?

Hazan YapraklarıTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang