HY-13

35.1K 1.6K 43
                                    

"Tamam, anne, babama selam söyle. Görüşürüz." telefonu kapatıp derin bir iç çekti. “Şımarık." diye söylendi arabaya yaslanarak, Sarp. Bir şoförlük yapmadığı kalmıştı. Bu kızla nasıl uğraşacağını düşünüyordu. Hem yanından bir saniye bile ayrılmayacak hem de bütün yaptıklarına itiraz edemeyecekti. Babasıyla karşılaştığında gözlerine bile bakamıyordu. Sanki anlayacak gibi hissediyordu. Kuruntu yapıyordu sadece. O adamın kendisini taktığı yoktu. Annesinin Duygu'ya nasıl endişeli baktığını görünce bir an yapamayacağını sanmıştı. O ikisi Duygu'nun etrafında döndükçe içinde artan nefret her dakika yaptığı işten memnun olmasına neden oluyordu. Pes etmeyecekti. Her şeyin hesabını soracaktı. Yaklaşan kahkaha sesleriyle saatine baktı. Saatin bir buçuk olduğunu gördüğünde oflayarak doğruldu. Nerede kalmıştı bu kız? Tam o sırada bir kadın kahkahası duydu.

"Burak! Düşeceğiz şimdi." Ve ardından bir erkek kahkahası. Kaşları çatıldı Sarp'ın. İleride kendisine doğru gelmeye çalışan iki kişi gördü. Bunlardan biri Duygu'ydu. Ve kolu beline sarılı bir adamla geliyordu. İki adım attı ileriye doğru. Duygu'ya bir şey mi olmuştu?

"Sus şimdi duyacak." dedi Duygu gülerek.

"Kim duyacak?" diye karşılık verdi yanındaki adam.

"Şu şoför bozuntusu."

"Duygu Hanım." diye araya girdi, Sarp. Yavaşça yaklaştı ikiliye doğru ve önce Duygu'yu süzüp ardından Burak'a çevirdi sert bakışlarını. "İyi misiniz?"

"Duydu bile." dedi Duygu, yüzünü asarak. Serkan'ı gördüğü için hiç memnun olmamıştı. Ardından boş ver dercesine salladı elini. Serkan'ın kendisine yaklaştığını görünce biraz uzaklaştı Burak'tan. Ama genç adam buna pek izin vermemişti. Dudaklarından çıkan hıçkırıkla elini ağzına kapattı. Ardından kahkahalarla gülmeye başladı.

"Siz sarhoş musunuz?" Burak'ta eşlik etti Duygu'ya bu sefer. Sarp, yaklaştı ve Burak'ın kolunu çekti genç kızın belinden. Kendine doğru yasladı Duygu'yu. "Gitsek iyi olacak."

"Duygu bu adam da kim?" dedi kendine gelmeye çalışan Burak. Sarp'ı görebilmek için biraz geri çekildi ve gözlerini yumup tekrar açtı. Uzun ve iriyarı bir adam tam karşısında duruyordu.

"Üf salak mı bu?" diye sordu genç kadın Sarp'a. "Şoförüm dedik ya. " Ardından tekrar güldü ve Burak'a döndü. "Güle güle Burak."

Sarp, genç kızı arabaya doğru götürürken kafasını salladı. Onu zorlukla şoför koltuğunun yanındaki koltuğa bindirdi. Burak'ın "Duygu gitme." türünden söylediği sözlere sert bir bakışla yanıt verdi. Burak iki adım geriye sendeledi ve sustu Sarp'ın  bakışlarıyla. Genç adam arabaya bindi ve çalıştırıp yola koyuldu.

Duygu, başını koltuğa yaslayıp Serkan'a doğru döndü. Bir süre onu izledikten sonra konuşmaya başladı.

"Kaç yaşındasın, Serkan?" ağzından kaçan hıçkırıkla elini tekrar ağzına kapattı. Sarp, Duygu'ya kısa bir bakış atıp tekrar önüne döndü.

"Yirmi beş yaşındayım." diye cevapladı katı bir sesle. Duygu, memnun bir şekilde  gülümsedi ve mayıştı iyice.

"Bende yirmi yaşındayım."

"Biliyorum." dedi Sarp. Bu kız ayıkken çekilmiyordu. Sarhoşken hiç çekilmiyordu!

"Boyun çok uzun." dedi anlatırken elini kullanıp boyunun uzunluğunu göstererek. "Aynı babama benziyorsun." bu sözle birlikte Duygu gülerken Sarp kaşlarını çattı. Bu kız bile sarhoşken benzetebilmişti. Sinirleri daha da bozuldu.

"Duygu Hanım, benden hoşlanmadığınızı biliyorum. Bende konuşmayı çok seven biri değilim. Neden bu yolu daha kılınır hale getirmek için susmuyoruz?" dediğinde genç kadın suratını asıp önüne döndü. Kollarını gövdesinde birleştirmeden önce saçını savurdu.

Hazan YapraklarıWhere stories live. Discover now