HY-8

39.9K 1.6K 30
                                    

Bu bölüm benim için özel arkadaşlar. Çiftimizin duygularından daha çok bahsettim ve merak ediyorum görüşlerinizi :) Lütfen yorum ve vote sayısında artış istiyorum. Destekleri ile yanımda olan herkese teşekkürler :) Umarım beğenerek okursunuz.

Bahçede yenen akşam yemeği herkes tarafından keyifli geçiyordu. Bir Kuzey'e uğramıyordu bu keyif. Oda isterdi mutlu aile tablosunun içinde olmayı. Dıştan bakmak zordu onun için. Geçmişindeki acıları tekrar yaşamak, karşısında oturan adamın babası olduğunu bildiği halde öyle hissedememek çok zordu. Babasının Umut'a baktığı gibi bakamadığını görüyordu kendisine. İpek’i sevdiği gibi sevemediğini, Damla için korktuğu gibi korkamadığını görüyordu kendisi için. Bu masada Kuzey, dış kapının dış mandalı gibi duruyordu. Yokluğu fark edilmeyecek kadar kötüydü durum. Hayalet gibi sürdürdü masada olan varlığını. Tek bir kelime etmeden izledi herkesi. En sonunda Yaprak'a değdi yeşil bakışları. Güneş kadar parlak saçlarında, kehribar rengine dönüşen gözlerinde, ışık gibi yansıyan gülüşünde gezindi gözleri. Fark etmemişti ama bütün gece boyunca onu izledi öylece. Tek kelime etmeden, gözlerini kaçırmadan. Yavaş yavaş dağıldı sonra kalabalık. Yaprak’ta ayağa kalkıp uzaklaştı biraz. Hemen arkasından kalkmak istedi o an. Peşinden gitmek istedi ama dikkat çekeceğini düşündüğü için vazgeçti. Bir süre sonra Yaprak hala dönmemişken pes edip ayağa kalktı ve kimseye fark ettirmeden koruluğa doğru ilerledi. Yaprak’ın bir köşede oturduğunu görünce yanına doğru ilerleyip başında dikildi.

"Bu aile toplantıları sık oluyor mu? Kesinlikle iğnelediğimden değil sadece merak ediyorum. Neredeyse her hafta toplanıyorsunuz. “dedi Kuzey, alayla kadehinden bir yudum şarap alarak. Yaprak’ı tek başına yakaladığı için memnundu. Yemek boyunca gözlerini kaçırıp durmuştu. Kuzey ise ona inat gözlerini ayırmadan sürekli bakıyordu, Yaprak'a. Geçen gece için genç kızın utandığını veya rezil olduğunu düşündüğünü biliyordu. Bu ona inanılmaz keyif veriyordu.

"Evet, çok sık toplanırız. Beraber olmayı seviyoruz." dedi Yaprak, bu konuşma için pek istekli olmadığını sesinden belli ederek. Öyle ki yanına oturan Kuzey'e bile çevirmemişti gözlerini.

"Ne güzel bir sevgi." diye alayla söylendi Kuzey. Elindeki kadehi çimlerin üzerine bırakıp ellerini geriye doğru yasladı bedenini.

"Dalga geçme! Belki sen bunu bilmiyor olabilirsin ama..." Yaprak, farkında olmadan kırdığı potu fark edip gözlerini yumdu ve dilini ısırdı. Nasıl çıkmıştı ağızından bu sözler. Pişman olmasına olmuştu ama geri alamazdı söylediklerini. “Kuzey, özür dilerim. Öyle demek istemedim."

"Haklıydın." dedi Kuzey kafasını iki yana sallayarak. “Ben aile sevgisini bilecek kadar mükemmel bir ortamda büyümedim."

"Gerçekten öyle söylemek istemedim." dedi tekrar pişmanlığını dile getirerek. Gözlerinden belliydi zaten üzüntüsü. Kafasını yana eğip sevimli bir şekilde Kuzey'e baktı. “Ben ne dediğimin farkında mıyım? Konuşuyorum işte boş boş. Lütfen, affet."

"Haklı olduğun şeyler konusunda özür dileme. Bundan nefret ediyorum."

"Affettin değil mi?" derken farkında olmadan elini Kuzey'in kolunun üstüne koydu. Bu temas ile ikisi de anında ürperdi. Âmâ Yaprak, elini çekip etkilendiğini belli ederek rezil olmak istemiyor, Kuzey’de adlandıramadığı bu durumu belli etmek istemiyordu. Kişide doğalmış gibi devam etmeye karar vermişlerdi. Kuzey, onun sorusuyla kafasını olumlu bir şekilde salladı.

"Güzel." dedi Yaprak, kolunu çekip biraz önceki temasının etkisinden kurtulmak isterken. “Pastayı beğendin mi?"

"Çokk..." dedi Kuzey, büyük bir abartıyla. “Âmâ bu iki oluyor pinokyo. Sen beni sürekli tersliyorsun. Hem de haksızken."

Hazan YapraklarıWhere stories live. Discover now