Seni Hiç Bırakmayacağım

28.2K 1.7K 115
                                    

Herkese merhaba! Biliyorum bölüm çok gecikti ama bir sürü aksilik yaşadım. Umarım bundan sonra daha sık ekleyebilirim. Bölümün sonunda çok önemli sorularım var. Eğer okuyup, cevaplarsanız çok sevinirim. Umarım bölümü beğenirsiniz. Bütün gece uyumayıp yazdım ve biter bitmez yayınlıyorum. O yüzden hatam varsa kusura bakmayın. Keyifli okumalar. :)

Yaprak, üzerindeki uzun kollu, ince ceketiyle üşüyordu. Evden aceleyle çıktığında üstüne daha kalın bir şeyler almayı akıl edememişti. Konu Kuzey olunca resmen eli ayağına dolaşıyordu. Kollarını birbirine sararak yürümeye devam etti. Birileri var mı diye arada etrafı süzüyordu. Koruluk her zamanki gibi çok ıssız ve karanlıktı. Gözleri Kuzey'i ararken başına düşen yağmur damlasıyla sıçradı. Cebindeki telefonu çıkarıp azda olsa etrafın aydınlanmasını sağladı. Neredeydi bu adam? İleride birini gördüğünü sandı ama çok geçmeden yanıldığını anladı. Telaş bedenini sarmıştı. Bu karanlık ortam ürperticiydi ve korkmaya başlamıştı. Mesaj çekmeye karar verdiği sırada birinin arkasından sarılmasıyla sıçradı ve ağzından küçük bir çığlık kaçtı. Sarılan kişiyi öğrenebilmek için kafasını yan çevirdiğinde Kuzey olduğunu gördü ve karnına dirseğiyle vurdu. Boynuna değen nefesle ürperdi.

"Sürekli korkutmak zorunda mısın?"

"Üşüyeceksin," dedikten sonra kızın bedenine daha sıkı sarıldı. Artık ısınmıştı Yaprak. Bedenine sarılan kollar, sımsıcak bir söz havadan tüm soğukluğu alıp götürmüştü. Bedeni kadar kalbide ısınmıştı. Onsuz geçen tüm günlerinde ayazdaydı. Şimdi Kuzey'le birlikte bahar gelmişti hayatına.

Kuzey, kendisinden uzaklaştığında içinden gelen itiraz seslerini bastıramadı. O kadar özlemişti ki bir saniye bile olsa ondan ayrılmak istemiyordu. Onun, ceketini çıkarıp kendi omuzlarına koymasıyla gülümsedi. Saniyeler sonra sıcak bedene tekrar kavuşmuştu. Tüm bunlar rüya gibi geliyordu. Bir süre önce Kuzey'in sevgilisi olacaksın deseler gülerdi. Sonrada oturup imkansız gibi gelen bu olaya ağlardı.

Kuzey'in gözleri parladıkça içinde tuhaf bir kıpırdama, heyecanlanma oluyordu. Kuzey'le birlikte yüreğine ektiği aşk tohumu filizlenmeye başlamıştı. Kimse kimi seveceğini seçemezdi. Bu herkese adaletsizlik gibi gelebilirdi ama Yaprak, bu adaletsiz seçimden çok memnundu.

Birlikte bir ağacın altına oturdular. Kuzey'in kolları arasında bir kedi yavrusu gibiydi. Az önce bedeni korkudan ve soğuktan titrerken şimdi heyecandan titriyordu. Kuzey'in yüzündeki gülümse bu karanlık ortamda adeta bir ışık gibi etrafa saçıyordu. O güldükçe Yaprak'ın yüzündeki gülümsemede arttı. Kuzey, yüzüne baksaydı eğer içinden geçen her şeyi bir kitap gibi açık açık okuyabilirdi. İçindeki heyecan ve heves yüzüne yansıyordu.

"Beni izlemeye devam edecek misin?" Yaprak, kafasını Kuzey'in omzundan kaldırıp suratını asarak cevapladı.

"Rahatsız mı oldun?"

"Biraz naza çek kendini."

"Ukala," dedi gülüp kafasını tekrar adamın omuzuna koyarak. Naza çekmek mi? Büyük bir umutsuzluğun içindeyken hiç beklemediği anda kavuştuğu, üstelik daha çok taze olan aşkına nasıl naz yapabilirdi. Onun gülüşüne, parlayan yeşil gözlerine bakmaya imkanı varken nasıl çekerdi bakışlarını çocukça bir naz yüzünden. Beraber geçirdikleri zaman çok kısaydı ve bu zaman, nefes almak kadar değerliydi onun için.

Kuzey, uzaklaşıp başını Yaprak'ın dizlerine gelecek şekilde yere uzandı. Genç kız parmaklarını dağınık dalgalara uzattı. Saçlarıyla oynamayı çok seviyordu. O kıvırcığa yakın dalgaların parmaklarıyla bütünleşmesi muazzam bir keyif veriyordu. En çok hoşuna giden şey ise saçlarının uzamış olmasıydı. Kuzey'e dokunduğunda, elleriyle sevdiğinde genç adam ne düşünüyordu acaba? Yaprak, onun küçücük bir dokunuşuyla, sözüyle binlerce tarifsiz duyguya esir olurken Kuzey neler hissediyordu? Şuan öyle ihtiyacı vardı ki bir damla sevgiye...

Hazan YapraklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin