DANS

52.2K 1.9K 72
                                    

Bu bölüm için Yaprak ve Kuzey'in ilk düzgün bölümü diyebilirim. Aileler olmadan sadece ikisi vardı. Umarım sizlerde beğenirsiniz. Görüşlerinizi bekliyorum. Keyifli okumalar :)

İki genç kız uzun bir masanın etrafında eğlenen topluluğa yaklaştı. Kendilerine ayrılan sandalyeye yerleşti ve etrafına kısa bir bakış atıp, süzmeye başladı. On kişilik grup, karşılıklı muhabbete dalmış ve müziğin eğlencesine kapılmışlardı. Bu gürültü ve canlı ortam Yaprak'ı hemen etkilemişti. Arkadaşlarına tek tek selam verdi yüzünden gülümsemesini eksiltmeyerek. Üzerindeki ceketi çıkartırken, arkadaşı Özge'nin söylediklerini rahat duyabilmek için biraz yaklaştı.

"Nerede kaldınız? Bir an gelmeyeceksiniz sandım." Derin bir nefes alıp çıkardığı ceketi sandalyesinin kenarına astı. Özenle düzleştirdiği saçlarını iki elinin arasına alıp düzeltti ve tek omuzunun üstüne bıraktı.

"Selin'i bekledim." gözleriyle yanındaki arkadaşını gösterdi. "Ancak gelebildik." Özge kafasını sallayıp önündeki kadehten bir yudum aldı. Yaprak, önce doğum günü olan arkadaşına sarılıp kutlamış ardından kısa bir muhabbete başlamışlardı. Bu kısa muhabbet zamanla büyümüş, bütün masaya yayılmış ve kahkaha sesleri yükselmişti.

Gösterişli sarı saçlarını daha da parlatan kırmızı elbisesiyle ışık saçıyordu. Bal rengi gözleri her zamanki gibi sevinç parıltılarıyla parlıyor, yüzünde hayran bırakan gülümsemesi hiç eksik olmuyordu. Onu tanımayan bir çok kadın bu sade güzelliği kıskanır ama tanıyınca da bu sıcak hallerinden hemen etkilenir ve bütün olumsuz düşünceler aklından silinirdi.

Yanlarına gelen bir diğer arkadaşı Fırat, kızlara içecek bir şey isteyip istemediklerini sordu. Yaprak kibarca teşekkür edip isteğini söyledi. Fırat, erkek grubunun içinde güvenebileceği ve anlaştığı en iyi arkadaşlarından biriydi. Onun bu özel ilgisinin nedeninin Özge olduğunu biliyordu. Uzun süredir tanışıyor olsalar da ikisinin arasında birbirlerine anlatamadıkları bir aşk olduğunu biliyordu. Birkaç defa Özge'yle bu konuyu konuşsa da ikisi de inatla birbirlerine açılmıyordu. Üstelik birbirlerini sürekli kıskanırlar ama belli etmez ve sadece kendilerini üzerlerdi. İki arkadaşının arasını yapmayı çok isterdi. Bunun için daha sonra bir plan yapmalıydı.

Fırat'ın getirdiği içeceği alıp tekrar teşekkür ettikten sonra sandalyesine yaslanıp kızların bahsettiği konuyu dinlemeye başladı. Okuldan birkaç kişinin dedikodusunu yaptıkları için bu konuşmaya pek katılmıyordu. Zaten okuldaki herkesi tanımazdı. Tanımadığı kişiler hakkında konuşmazdı.

"Ne kadar yakışıklı!" Selin'in, Özge'ye söylediği söz ile bakışlarını ikiliye yöneltti. Konu dağılmış ve bambaşka bir şeyden söz etmeye başlamışlardı. Onların kaçamak bakışlarla bir yere baktıklarını gördü.

"Kim yakışıklı?" İkiliye yönelttiği soruyla Selin gözlerini baktığı yerden çekmeden konuştu.

"Şurada oturan ve yarım saattir seni kesen çocuktan bahsediyoruz." Yaprak kaşlarını çattı. Birinin kendisine baktığının farkında bile değildi. Etrafı süzdüğünde hala kendisine bakan birilerini göremiyordu. Boğazının kuruduğunu hissettiğinde içeceğinden yeni bir yudum alırken Selin'in gözleriyle işaret ettiği bölgeye baktı. Mekânın köşesinde kendisine bakan parlak bakışları yakalayınca bardağı dudaklarından çekip öksürmeye başladı. Hafif başlayan öksürük çoğaldı. Özge'nin telaşla sırtına vurmaya başladı.

"Kuzey." Fısıltıyla söylediği isimden sonra gözlerini tekrar adamın bulunduğu köşeye çevirdi. Yanlış görebileceğini düşündüyse de yeşil bakışlara tekrar baktığında o düşünce tamamen silindi aklından. Adamın dudaklarındaki dalga geçen tebessümü görebiliyordu. Gözlerindeki muzipliği uzaktan da olsa fark ediyordu. Havaya kaldırdığı kadehiyle selam verince kıpkırmızı kesildi. Onun keyifle içtiği içki sanki kendi boğazına dizilmişti.

Hazan YapraklarıWhere stories live. Discover now